1
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1229
Okunma

İlk önce ellerine, vuruldum ben son gece
El ayan dolunaydı; ince parmaklar ışık
Karanlık odalarda, bir menora bu gence
Kolundaki altınlar, beyaz tenine çok şık
Âh o sıcak ellerin, şu ruhumu okşadı
Sarıp da sarmaladı benliğimi tül gibi
İlk defa bir cenneti avucunda yaşadı
Gül ağacında güle âşık bir bülbül gibi
Kırmızı tırnakların, güldeki hâr misâli
Yaprak yaprak açıyor ellerinin ucunda
Hâk ile yeksân oldu hayâlde gül timsâli
Ellerinin nakşı var sultanın sorgucunda
Bembeyaz iki elin bana bir çift kanattır
Aşır bana sevgilim! O karlı Kâf Dağını
Elindeki çizgiler, gerçek eser-i sanattır
Kâinata değişmem bir serçe parmağını
Ellerin dalda üzüm gibi salkım salkımdır
Parmakların hep düştü ağzıma tâne tâne
Âh o beyaz ellerin! Yüzünle bir takımdır
Bir Güneş tutulması kadar seyri şahâne
Soner ÇAĞATAY (15:12) 8 Temmuz 2011 / Wuppertal / Almanya
ÂH O ELLERİN / 3
İlk önce ellerine, vuruldum ben son gece
El ayan bir dolunay; ince parmaklar ışık
Karanlık odalarda, bir menora bu gence
Kolundaki altınlar, beyaz tenine çok şık
Açıklama:
Bu kıtada sevgilimin el içi / ayası bir dolunaya benzetiliyor. İnce ve beyaz parmakları da dolunaydan çıkan ışık hüzmelerine...
Karanlık odalar da, dolunay gibi el, âşık gence bir MENORA gibidir. Menora, Yahidilerde kutsal bir mumluktu / şamdanlıktır. Bu mumluk / şamdan altından yapılmıştır ve üzerinde yedi tane mum koyacak yer vardır. Son mısrada, sevgilinin kolundaki altınlar bu Menoranın altın maddesine işaret ediyor. Yani taktığı altın süs eşyası- bir nevi- Menora gibi eli taşıyan mumluğun / şamdanın neden yapıldığını gösteriyor.
Âh o sıcak ellerin, şu ruhumu okşadı
Sarıp da sarmaladı benliğimi tül gibi
İlk defa bir cenneti avucunda yaşadı
Gül ağacında güle âşık bir bülbül gibi
Kırmızı tırnakların, güldeki hâr misâli
Yaprak yaprak açıyor ellerinin ucunda
Hâk ile yeksân oldu hayâlde gül timsâli
Ellerinin nakşı var sultanın sorgucunda
Açıklama: Gülün hârı / dikeni tam siyah değildir. Koyu kırmızıya yakındır; eğer kurumamışsa. Günümüzde kadınlar, tırnaklarını kırmızı oje ile boyuyorlar. Bu noktada kırmızı renge boyanmış tırnakları GÜLÜN dikenine benzetildi. Zaten uzun ve sivridir tırnakları sevgilinin. (Günümüz kadın tezyin telakkisine göre). Âşıkın gözünde bu tırnaklar yaprak yaprak açarak GÜLE dönüşüyor. Gözünde öyle güzel görünüyorki, herkesin hayâlindeki o muhteşem GÜL şekli ve tasavvuru yerle bir oluyor. Yani hayâldeki gülün güzelliğini, sevgilin elindeki güzellik yerle bir ediyor. Zira sevgilinin eli, GÜLDEN daha güzeldir. Öyleki herkes bu beyaz ELE / GÜLE hayrandır. Sultan -ki burada âşıktır- başına taktığı sorgucunda gülden güzel bu ELİN nakşedilmesini istiyor.
Bembeyaz iki elin bana bir çift kanattır
Aşır bana sevgilim! O karlı Kâf Dağını
Elindeki çizgiler, gerçek eser-i sanattır
Kâinata değişmem bir serçe parmağını
Ellerin dalda üzüm gibi salkım salkımdır
Parmakların hep düştü ağzıma tâne tâne
Âh o beyaz ellerin! Yüzünle bir takımdır
Bir Güneş tutulması kadar seyri şahâne
Burada sevgilinin başı sarı saçlı olduğu için Güneşe; eli de Aya benzetiliyor. Elini / Ayı yüzüne dayadığında, yüzün bir kısmını örtüyor. Zira Güneş tutulması, Ay’ın yörünge hareketi sırasında Dünya ile Güneş arasına girmesi ve dolayısıyla Ay’ın Güneş’i kısmen ya da tümüyle örtmesi sonucunda gözlemlenen doğa olayıdır.
Burada Dünya kimdir sorulursa, o da sevgilinin yüzüne bakan sevgilidir. El maşukun yüzü / başı ile
Âşıkın arasına girmiştir. Genel olarak sevgili otururken elini yüzüne dayar.
5.0
100% (4)