14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2581
Okunma

hep dedeleri koydu adlarını
“kız doğurmuş yine zındık”
üç defa üfledi kulaklarına
adı kader
adı kader
adı kader olsun”
baba yutkundu
diyemedi “umut olsun”
bebekken ağlayışı bulutları
gülüşü cenneti kıskandırırdı
büyüdü genç kız oldu
yüreğini sevi bağladı
ciğeri beş para etmeyen birine
dede küplere bindi
“alın kahpenin canını”
baba yutkundu yutkundu
“kadersizim” dedi içinden
yüreğine indi
o gün defnettiler
el ayak çekilince
gelebildi babasının mezarına
göksünde bin ağıt terledi
...
ciğeri beş para etmez adam
yıldızlarını çaldı gözlerinden
yüreğinde bir kül sancısı
yüzünde dikiş acısı
ulaşamadan denizlere
tutunduğu ırmak tükendi
akdeniz’de hüzün
dalgalarda sörflü bir intihar vardı
bir gün batımında
falezlerin üzerinden
denizle güneşin vedasını izledi
deniz güneşi ağır ağır yutarken
gökyüzü avuçlarında ağladı
içinde yarım kalmış umuda kor düştü
kader
gözlerini yumdu
belleği çalıştı
aklına
lisede pas vermediği
kara kuru oğlan geldi
sonra ihanet geldi
sokaklar geldi
dede geldi
babası geldi
aklına gelen geldi
aklına mukayyet olamadı
beş dakika sonra
polise ihbar geldi
siren sesleri geldi
akdeniz’in beyaz köpükleri eşliğinde
güneş gibi ağır ağır
kader denizin kızı oldu
ve kimse toplayamadı çığlıklarını
ertesi gün
hikayesi
gazetelere manşet oldu