4
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2703
Okunma

Cennet gerçeğimsin
Ey şehr-i İstanbul’un bana sunduğu kevser tadında ab-ı hayat
Aşk sağnağı ile beni mutlu eden âdem
Gece musalla soğuğu elleriyle örterken şehre
Beni tut.
Yakala hadi!
Mesken iken yamalı yüreğim ıssız kaldırımlara
Sen ki umudum.
Sen ki sonsuz bir romanın baş kahramanı
Avuçlarımda gezinen cümleler beni uçuruma sürüklüyor
Adanmış bir kurban misali
Hiçim diye göz yumuyorum hicranın dipsizliğine
Ecele mahkum olmalı mıyım sence cancağızım?
İsm-i nâzımın baş harfine sığınan kuru bir ağaç gövdesi
Sende bir kibrit çöpü
Vakit yanmak,yakılmak
Aydınlığı Şemsliğinden alan gök karala çalmayasın
Tut beni en maviliğinle can özüm
Çengelle yüreğimi şehr-i İstanbul’a
Sevda hudutlarında çizgiyi Azrail geçmesin
Adım atmasın ’bir’ olan saatin tik takında
beton duvarda bir gölge
Kanbur sırtlı zargoşt
Sınır ihlalinde yüreğini, yüzümü doğru çevirdi
Gövdemde azınlık halimi kalabalıklaştıran yâr
Köklerime sarıl,ısıt beni
(d)üşüyorum.
Düş cesaretinle güç ver bana cancağızım
Kücüklüğüme inat sen maviliğine götür
Reva görülen kadere binayen sen beni vuslata denizine çal
Ve
Kanatlandır Eminönü Yeni caminin önündeki güvercinleri
Gurbet bitti,
Acı bitti diye küçük kanatlarına çırparken
Sana izah edecek bir dünya
Çok cümleler var hicran heybemde
Sana sözcükler arayım durmak
Kalemi kırmak geçse de kıramamak
En iyisi susmak belki de
Yusuf’u en çok sana benzettim
Züleyha’lığa sorgusuz sualsizce soyundum
Ekmek kırıntısındaki sevinçlerde büyüttüm seni
Göğe kanat bir turnadan öğrenirken sevda türkülerini
unutulmuşluğa ait ne varsa aldı, götürdü geçmişten
Vakit ben ve sen olurken
Vuslat için mülteci besleyen arka sokaklar yataklık etti
Sonsuzluğa göç etmeye niyetlenirken bizi
Bir Temmuz sıcağında düşsün hicranın çaldıkları
Özlem bir masala tekabûl olsa da
En yalın haldeydik seninle
Adressizliğime düşen mektuplar
aldırmadan yamayacak kırıklıkları
Şehr-i istanbuldan çalıp mukaddesliğini yüreğimize mayalarken vuslatı
Ne varsa götürecek Eylül sarılarını
İtinayla biriktirdim(n) İsa tebessümlerinde hüsnüyusuflar
Yasaklanmış,
Sorgulanmış geçmişi dönerken cemalini
Dar-ı acunda birkaç toprak bile yer yok bize iki gözüm
Kalemin sesli harflerinde yaşadım seni
sen vazgeçilmezliğin tam ortasında durarken
Ve
Beni hangi senli cümle yanına getirir cancağızım?
Bana ait bir kalem
Sana ait bir kağıt
Tüm luğatlarda aynı cümle
Üç harf,
Tek heceydi yazdıklarımız, yazacaklarımız
Hangi tanım kapısı bize ’buyur’ der ki iki gözüm ?
Yok yok...
Gerçek mi yoksa hayal ürünü nefesimiz?
Cennetten kovulan Adem ve Havva’nın ayaz izleri mi var yüreğimizde?
Söyle şehr-i İstanbul ben,yokluğun yoksulluğuna kurulu bir saatim
Herşey sen derken
Bendeniz senden nasıl vazgeçeyim cancağızım
gordion
02/07/2011
5.0
100% (6)