2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
809
Okunma
harman yeri kadardı karın eridiği yer
bıldır’dan kalan ölü otları topladı
kırdı ılgın’ların kuru dallarını
inadına buğulandı toprak
uzak konukları vardı...
dilsizdi doğuştan
tek harf bilmeyen ve konuşamayan
telaşı vardı sağır izzet’in
köy nereden bilecekti
onbir günü vardı samanlık direğindeki çiziklerde
çalı bülbülü gelecekti...
takıldı kabayel duasına gidenlerin peşine
herkes deliksiz beyaz dağların
o içindeki harman’nın derdinde...
ziyaret tepesi bu boş göndermez el açanı
kurda kuşa dağıtılan kömbeler
bir de edilen yedi kurbanı
kustu kabayel akşam çökende
o yıl ilk defa güldü izzet
sarılarak değneğine...
patladı nergis soğanları yörep’in yüzünden
ılgın’nın birkaç adım ötesinden
tehirli geldi beklenen
harp sahalarından uçmuş
belliydi cüssesinden...
anlardı kursağının şişmesinden demeler dediğini
en yanık deyişlerini ona söylediğini...
kaşları virgül oldu sağırın
gözleri nokta
ufka
öylece bakmakta
ayraç yaptı dönerken köye beline sopasını
oda biliyordu
şiir yazmasını...
kasım
5.0
100% (5)