6
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1422
Okunma

Tengri’ye sonsuz hamd,senalar olsun
bir eşsiz tanrı ki
yedi kat gök sayvanı merhamet yapısı
sebepsiz hikmet azizliğinin delili değil midir ki?
nazlı mana gelinleri,
akıl aynasını aldı karşısına
dudukuşuna ’şüphe yok söz söyleme sihirdir’ edasına söyletti
şakayıp duran sesi güzel, dil bülbüle
aşk denizinde vuslat incileri ram oldu
dil ve söz,onu övmek için istidat kazandı
sevgiliye giden yolun konaklarında nasıl istirahat edilebilir?
nasıl zevk ve sefa mintanı giyilir ki
çan,yürekleri bağlayın diye avaz avaz bağırmakta
kapkaranlık bir gece..........
dalga kokusu
ve
bu derecede dehşetli bir girdap
sahilde yolculuk yapan nereden bilecek vaziyet-i ahvalımı?
şimdi zemzem sulu Marmara’da kağıttan gemileri yüzüyor
fakat
Nuh’un gemisine ulaşmaya imkan mı var?
iki cihanda da nakşı yokken
aşk ve muhabbet şivesi verdi,
tengri sevgi âdetini ortaya şimdi atmadı ki
zaman,beni Cihan Hacesi ’nin kulluğunu saldı.
anladım ki artım âlem,muradım(n) dönecek
vuslat mahallesine yol bulan yolcu,
başka bir kapı çalma
beyhude,abes.....
aşk eşiğine yol olan kelam
feyzaldı da tengri’ye açılan sırlarını anlattı.
kalemin ağzındaki harfte iki âlemi sınırında
Cem’in kadehindeki remizlerde ayak izi
gönlüm,sevgilinin gözünden canını bağışlamasını diledi.
neden mi diyeceksin?
Haccac’ın güzel huyunu bil
ağlamaktan göz bebeklerim kanlar içinde
bir bak, gör
iştiyakından ne vaziyetteyim.
lâl dudağınla
şarap rengindeki gözünde gam kadehinden
kızıl güneşin vuslat şarabını içtim
civarın maşrika
oradan cemalinde şems doğarsa ne kutlu talihim var yâr......
Ferhad’ın sözü Şirin’in dudağının hikayesi
Leyla’nın zenci kölesindeki büklümde Mecnun’un durağı
bendeniz’in mekan meskeni sensin ey şehr-i İstanbul
gordion
23/06/2011
5.0
100% (8)