7
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2173
Okunma

o şuh gözden canını kurtarmaya imkan var mıdır cancağızım?
daima elinde yay,pusuda!
cim harfinin çanağına düşen kalemim
zülfün rüzigârın eline düşünce sana yanık bu gönül
an-ı ademde sihirbazlığında ne varsa Simarî
cennet yanağının misk-i amber kokusu kavuşma derdine düştüğüm de
benim halim nicedir
Ey canımın munisi sevgili şehr-i İstanbul
varolma orucunu tutan gönlüm
Yunus’un sofrasında bir kase hurmada
bir avuç sen
bir avuç ben ibaret!
bu toprak beden sana öyle bir düşüş düşmüş ki yâr
toz gibi kalkıp savrulmasına imkan yok
Ey isa nefesli can özüm
gönlümde gitti, kalemim de
gayri benden hayır kalmadı dedi.
sem nasılsa yanılıp sevgilinin gülen yüzünü Kenan ayına benzetti
bendeniz
âşıkların huzurunda nicedir ayaküstü dikilip
tuzlu sularımı bıraktım
(d)ağladım
o fettan kara peçeli gecenin uykuya dalması
tegafülden gelmesi sebepsiz değil
lakin
beni perişan eden zenci kölelerinin dudağımda tuz/ekmek hakkı var
ömrün uzun cancağızım
iyice biliyorum ki
yay kurduğun kirpik oklarının bir sebebi var
cemalinin hayali her yolda yoldaşım
zülfünün misk-i amber kokusuna ağah olan can
bir bak !
dinle gönül
sevgilinin kuyuya benzeyen çene çukurundan çıkarsam
nereye gidersem gideyim pişmanlık mintanı örtecek âdemliğimi
aklını başına alasın kum saati
nefis vesvesesini feleğin kulağını inci küpe yapma
Âdem gibi cennet bahçesinden terkedersin
Âlemi aydınlatan Şems
evinden çıkarsın diye kuştüyü ışıklarını zamana vakfetti
seher çağında sevgiliye olan iştiyakımı lodosa fısıldadım
- Tengrinin lûtuflarına emin ol diye hitap geldi
sabah edilinen dua,
gece çekilen ah
maksat
vuslat kapısını anahtarı
kalemde aşk sırrını izhar edebilecek dil ne gezer
iştiyak sözü anlatılmadan da öte
Süleyman hatemine âkibetinin hayr olduğunu müjdele
îsmi azam onu Şeytan’ın elinden kurtardı
zaman ebidiyen mamur olsun
kapıdan içeri gir
gece yurdumu aydınlat
gök kubbenin havasına misk- amber saç
kapının tokmağında her an Mescid-i Haram’ın rahmani kokusu esmekte
gönlümü,
canımı,
sevgilin gözüne, kaşına verdim
güzel kokulu huyun Hutem miskin nikabını kaldırır,
Yusuf’a boyalı cemalini gösterir
bu yurtta kulluk dağıyla ölmek niyetindeyim
rahmet meleği beni cennete çağırmayasın
bu elma gibi çene topağı, o bahçeden daha da güzel
zînderud abıhayattır
ama
şehr-i İstanbul, Kudusten de güzel
saçlarını sabah rüzigârın eline vermiş
kulağını hicranın sözünün aşmışsın
yoksa
mertebinin kadrini anlamadın mı cansızım?
sözün, kalemimin varlığı
bendeniz, gönlümün dilediği lâl şarabı dudaklarına kâm olmaktayım
işretim,neşem daimi kadehini çek
gah gönlün dilediği lâl dudaklarım(n)ı em!
iki gözüm, yokluğunun yoksulluğunu nasıl anlatayım?
bir çift göz
yüzlerce tuzlu su
bir can binlerce ahü feryad!
dudağının iştiyaki aklımı gece virdinden çıkardı
beyaz duvaklı kağıt kalemim kırdı tam ortasından
akla vuslat azığı verdim
bana öyle bir yudum zemzemini verdi ki
kıyametin tadını tattım
yay kaşlı cancağızım,melamet okunun hedefi olan ney"im
sen, vazgeçilmezimsin şehr-i İstanbul
gordion
21/06/2011
5.0
100% (9)