10
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2102
Okunma

Gözlerin çıplaklığımda, saçların omuzumda olsun
Boğaz’a bak, yarısı Ortaköy, yarısı Beylerbeyi
Yön Sarayburnu, bakışı iki köprü arası
Vazoda büyüyen bir süs çiçeği, adı İstanbul
Bir düşün, kimleri konuk etmedi ki
Yeşilçamda Hürrem Sultan,
Ve ölümsüzleşen Sultan Süleyman
Baktıkça, tarihin metropollerine açılyorum
Fatih’in toplarıyla kilitleri kırıp, seni arıyorum
Nedense,
Yeniliyorum tahrisel zamanlara, elimde değil.
İskeleye yanaşırken vapur,
Kanat indiriyor imbat rüzgâları
Yüzünü yalayarak,
Bazı anılar vardır
İmgelerinde aşkı, tarihi anlatır
Yolcuların sesi karışır sesine
Dudaklarındaki tebessümler
Hiç beklemediğin bir anda
Bir gül bahçesine döner, o masmaviliği yaşamın.
Şurda...
İçimde külleşen, bir feryadla sana gelmiştim
Yüksek kaldırım yokuşunda
Asırlar geçse de unutamam seni
Galata köprüsü, ilk izlediğim bir film gibiydi
Nasıl anlatmalı sana, ne kadar da zormuş ahh...
Toprak gibi kuruyup çatlıyorsam
Belki de yalnızlığıma,
Belki de sana doymak bilmediğim açlığımadır.
Bak, Marmara bulutları dolaşıyor
Gemileri beklemeye gerek yok!...uyu hadi!...
Yolculuğun nereye? limanlar şehri İstanbul’ mu?
Ahh...Şimdi Kumkapı’da bir meyhanede olsaydım
Sevdiğim bir keman sesi, masamda denizkestaneleri
Kim ne derse desin, İstanbul bir başkadır
Aslıyla, Kerem misali
İç yangınlarımızla ıslanan.
Elinde bir kadeh, geçmiş zamandan bir kadın
Usulca yanaşıyor masama
Adını soruyorum... çekip gidiyor öylece
Hangi yana baksam, orda birikiyor acılarım
Düşünüyorum da bu kadar mı ucuzdu aşkımız.
Nuri Dağdelen
Özdere-İzmir
6/6/2011
Saat:23.14
5.0
100% (6)