0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1563
Okunma

Örselenmiş yalnızlığımla ördüm
bu kalın taş duvaları
Ve aralarında uzun anlamsız boşluklar...
Ençok susmak gerekecek bu hayatta demişti annem
o renkli kitapları uzatırken bana.
O zaman daha masal çağındaydım.
Anlamamıştım ya da masal tadı vermiyordu
çünkü;
üç adımlık, ıslak ve siyah bir zindandaydım.
Gidene en çok yol yakışır demişti annem
o masal kitaplarını baş ucuma koyarken.
sonra kalkıp gidiyordu yanımdan ve ben,
öldürüyordum yaktığım mumları...
Büyümek en çok çocuklara yakışırdı
çünkü öyle demişti annem...
Ve sessizlik en çokta mezarlığa...
Bir günahkarın ya da yoksulun,
beklediği kör umutlarında
...ANNE...
annem...
Ne oldu o billur sesine,
neden sustun.
Yoksa sendemi susmaktan yanasın
Peki o üç adımlık zindan;
sen gittin diyemi beyazlara büründü.
Ama sen demiştin ki;
ben siyahlara değil
sana inanmıştım anne.
Sen değil miydin,gidene en çok yol yakışır diyen.
Peki ya sana neden yakışmadı.
Neden sana yakışanı yapmadın?
Şimdi olsada baş ucumda bıraktığın kitaplar
bir tanesini bile okumayacağım.
Söylesene anne,
sen olmadan ben nasıl tam olurum
senden kalan boşluğu kimlerle doldururum
sen demiştinki,
boşluklara en çok bakışlar yakışır diye,
anlamsız bakışlarımı bir sana
birde taş duvalara bırakacağım.
Evet anne...
Bak işte bende büyüdüm
hani büyümek çocuklara yakışırdı
peki neden başkasında durduğu gibi
bende durmadı.
Oysa ki mezarlık sessizliğin ta kendisi değilmilş.
bak bendeki sessizliğe anne,
bakta gör.
Bu defa söylediğin tutmadı,
mezar kazmak en çok bana yakıştı,
öyleya,
bir yıldızlara bir de güneşe yakışır dediğin ölüm;
bu gece bana susadı...
sensizlik anlatılmaz belki;
ama ben senden aldığım yalnızlığı
cami avlusuna bıraktım...
bakarsın yine bir masal çağı gelir
yine bir anne çocuğuna bu yalnızlığı emzirir...
çünkü sen demiştin,
yanızlık,bir annenin çocuğuna bıraktığı doğum günü hediyesidir diye...