0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1019
Okunma

Güneşi yakalamak için
Uzattım ellerimi,
Sabırsız ayaklarım
Ğüneşin sıcağında dondurdu beni;
Bu başı taşırken omuzda
Bilmez mi insan ne yaptığını,
Ne bileyim işte,
Bir de baktım ki,
İki kocaman değirmen taşı içinde,
Bir küçük Buğday tanesi gibi,
Öğütülürken farkettim kendimi!...
Güneşin göbeğindeki kızıl ışık,
Avuçlarımda dürülürdü
Eskittiğim yıllarda;
Eskiyen yılları eklediğimde,
Yaşayacağım yıllara,
Kendimi dürdüğümü anladım
Güneşteki ışık yerine...
Güneşin kızıl ışığı,
Bir şey kaybetmemiş halinden,
Kendime baktığımda,
Kelimeler kaçar oldu beynimden;
İşte dağarcığı çalınmış
Bir beyinle dolaşıyorum,
Bu sokaklarda kalan yılları...
Sokaklar aydınlıkken
Ben çakılıyorsam
Asfalta kafa üstü;
Anlatmaya gerek var mı?
Geçmiş yılların,
Gerçekten eskimişliğini!...
Yıl:06.06.2011
Saat:20.40-20.50
Çengelköy/İST:
EROL KEKEÇ