5
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1632
Okunma

denize yasladım kendimi yine
keskin iyot kokularının dibinde
yanlızlığım sessiz dalgalarla düette
terkedilmiş sandalların
çürüyen yaralarından fışkırıyorum
keman sesi gibi nağme nağme
tenhasında cebelleşiyorum bu şehrin
her gece zaten
ve
bir kadın elini gezdiriyor boşluğuna yalnızlığımın
ikizimi çalıyor içimden
hayalımde bembeyaz gemiler doldurup boşaltıyorum
bitimsiz aydınlıklara limandır omuzlarım sanki
yarı canlı yakamozlar oynaşırken
sırlı korkularımla
kainat
benimle beraber yanıyor kızıl tanyerinde
kaçıyorum dolu dizgin
kanıyorum
kaynıyorum içten içe
fecir çiçeklerinin renginde
sandalların kuytusunda ezanlar geçiyor üstümden
ben paramparça şiirler atıyorum denize
bir zamanlar
ecelsiz bir müjde bildiğim başımda ki belâya
umutsuzluğun köklerinden söktüğüm sözlerle
denizin mavisinde sonumu arıyorum
yeter artık
yetti artık diyerek
an geliyor
iplere çekiyorum tümcelerimi
dudaklarımı dönülmez yeminlerle kilitleyerek
denize yaslarım kendimi böyle ikide bir
tüm şehir beni sarhoş biliyor
oysa ben açaçak günün kaygısında
sularda soğutuyorum öfkemi
çıplak ayaklarımda sıvrilen on yola bakarak
şahadet parmağımla bastırıyorum
içimde ki durmayan depremi
Faruk Civelek
5.0
100% (9)