11
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1526
Okunma

kalemi kırık bir şâir
Meryeme bürünen bedenime bir dua asılı dudak kenarımda
şehr-i İstanbul
vakit
gecenin gaz lambasıyla aydınlığına bırakıyor
Kız kulesi
yüreği bükülü
saçı örgülü
gözleri ki
Züleyha yüzlü kız çocuğu
kalemim
vuslatın alfabesine dek harf harf döküyor
eteğindeki 32 harfi
maviliğinin lugatı
yokluğunun yoksulluğumu ipinde sallandırmakta
yitiriyor senli cümlelerimi
dudaklarım
Marmara sebillinde sen kokan tuzlu suda
can suyum
boş cümlelerimi gusletiyorum kırkikindi yağmurlarıyla
şehr-i istanbul’a bakarken yitiriyorum
kalemimi
sözcüklerimi
harf harf kuruyor vuslat filizleri
boynu bükük beyaz duvaklı kağıt
doğrulsa bi Emirgan laleleri
şehr-i İstanbul eliyle kuruyor efsanevi aşkı
vuslat coğrafyasında
tambur üzerinde sevda türküleri çıkıyor usulca
sokuluyorum sen kokan cümlelerime
dilimsin
cancağızım
yüreğim senden başka bir mekan bilmeyen yâr
dileniyorum vuslatın minberinde
dili lâl bir kız cocuğu
susuşları söz oluyor dua asılı dudak kenarlarında
susuzluğum
Marmara’nın avuçlarıma süzülüp dudaklarımda demlenen can suyum
can özüm
uçurum dibinde körelen zambak
bozkır dudaklarımdan düşen yaralı kelebek
kanat çırpmaya niyetli şehr-i istanbul’un vuslat yarınına
senli cümlelerime şerh düşmekte gece
yorgun düşen dudaklarım Kız kulesinde
yakıyor her bir harf zerremi
küllerinde doğuyor sem
sessiz çığlığımı toprağa saklayan Haydarpaşa
mavi tren istasyon sevdalarına giyiniyor
sümbüle boyanan Ay’a eşlik eden ayaza
çıplak ayaklarım çölleri düşüyor
Musa’nın asasının kurak bozkırından fışkıran sevda çicekleri
can suyum
Şems’imsin
elimde unutuğum gül
her dem " sevdaya " şükreden yâr
gülüşüm(n)le tazelenen şehr-i istanbul.
tarih sayfalarındaki şehr-i istanbul
yaşayamadıklarımın özüsün
aşk meyhanemde kadehi doldurmuş sâki"msin
gözlerim şemsliğe vuruken
Yusuf yüzlü çocuklara tazeliğini bırakan aşk
lügatına kat beni.
lehçenle vur beni ıssız boylara
savur en şiddetli ladosunla ıslak saçlarıma
bırak !
Kız kulesi avuçlarında toplar beni
ışığında şemsini bırak cancağızım
vuslatın baş harfinde ism-i nâzımın
yazgıma
kaderime düşen zemzemim
kalemime deli önlüğü giydirirken
senli cümlelerimi yitiriyorum yavaş yavaş
susuyorum harf harf
İsa’nın sancısı vuruyor Florya sahiline
feryat-ı figan ağıt ağıt Meryem’in avuçlarında
Züleyha’nın gecesinde
Yusuf gözlü sem yanıyor
zamana susayarak
mavi ufukta Boğaz
anlamı sen
lâllik Süleymani
dağlanıyorum
dirhem dirhem Leyla’nın tuzlu göz pınarlarında
avuç avuç Mecnun’un bağrına niyetleniyorum
Ferhat’ın yüreğinde bir soluklanıyorum
Şirin’in örgülü saçlarında dinleniyorum
elma ağacın gölgesinde
şehr-i İstanbul’un deliverenleri vuslat tazeliğinde
Şems’imsin
bedenim gül-i râna denesi oluyor
cansuyum
cancağızım
gordion
13/05/2011
5.0
100% (9)