Elimde fırçam, Fırçamda siyah_beyaz sisli renkler..
Salyangozun bilindik anatomisini bozmaya çalışırken yetilerim ,
Kulagımda Vivaldi’nin hırcın sesleri..
Hepsini tiner kokulu odama kitleyip
Sessiz sokaklarda adımlarımın sesiyle yürürken,
Gecenin karanlığında beliren
siyah silüetin ayak sesleriyle yarışırken,
Anlamsız bir ilerleyişteyim....
Nereye gidişim ?
Hangi sonsuzluga ?
İçimde biriktirdiğim soru kelimelerim
çocukluk bilmecelerim mi yoksa?...
Islak kaldırımlarda yürümetekteyim hala...
Öyle bi yere ,
ya da birine değil gidişim,
Bilmedigim,
bakıp da görmedigim,
kendime ! belkide..
Yani ben de hala bilmemekteyim.........
İlkez nefes alırmış gibi çekiyorum yağmurlu havayı ciğerime,
burnumda yağmurlu toprak kokusu,
yürümenin sessizce getirdiği huzurlu gece mutluluğu içimde..
Her gidişin sonu gibi
Geri
dönüyorum.....
.......................
Kapımı açıyorum,
yoğun tiner kokusu :
’HoşgeldiN ’
diyor.
Bir nefes alıyorum
Salyangoz alfabeyi yuıtuyor,
Kelimelerim kayboluyor....
Salyangoz sallangaçta,
Ben
Tiner kokulu odamda,
Kapım kırkbeş derece açık.....
Kelimelerim :
Geveze fırçamın ucunda ;
Rengarenk.
Çok şey anlatıyorum
Her
Tiner
Kokulu
Gecede
Kendime değilse bile
’Anla
ya
nA’



08.04.2009 ~~~~GÜMÜŞ~~~~