3
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1776
Okunma

Üsküdar’da akşam
Hafiften yağmur çiseliyor
Saçlarımda yağmur damlaları
—üşüyorum
Bir martı tiz bir çığlık attı uluorta
Eminönü’ne giden son vapur da kalktı iskeleden
Bu son akşamdır
—biliyorum
Ne yağmur ne vapur ayırır gözlerimi gözlerinden
Üsküdar – harem arası
İki kötürüm kuşun Kızkulesi molasıdır
Sürgün bir aşığın son vedası
Akşam denize iner İstanbul’da
Ay karanlık
Gece gri
Denizse alabildiğine mavi
Her deniz feneri
Masum bir kelebek gülüşüdür akşamları
Dalgalar durmadan şarkı söyler
Köpüksüz sevdaların kıyılarına çarparak
Hem kim demiş
“Akşam erken iner mapusaneye”
Bu son akşamdır
—biliyorum
/hüzün diyorsan;
Bırak öylece kalıversin ağlamaklı gözlerimde
Ne ellerim ne de yüreğim
Bir kez olsun değmemişse sancılarına
Bir kez öpmemişsem acılarını kelimelerimle
Bırak öylece kalıversin ağlamaklı gözlerimde
—hüzün/
Avucumda hoyrat bir gül dikeni
Boyuna kanatıyor yüreğimi
Öfkeli korkak acemi
Çocukça bir hüzündür bu benimkisi
Son akşam
Son hüzün yani…
Ah İstanbul!
Kaçıncı aşığınım ben
Hadi söyle
Sana vurgun son sevdalı olduğumu
Söyle
Ey karanfil kokan Üsküdar
Ey hüzünlü deniz
Hüzün diyorsam;
Ayrılık hüznü
Hüzün:
Ayrılık kadar acı
Ayrılık kadar kangren…
SALİH UÇAK