19
Yorum
4
Beğeni
0,0
Puan
1422
Okunma

Mevsimlerden sonbahar aylardan eylül ayı
Bilmem kaç sabah oldu rüyaları yaktığım
Bağrımda yalnızlığın hasretten düşen payı
Bir gurbet türküsüne usulca bıraktığım
Sonbahar yağmurunu öperken gâmlı sabah
İşte ben bu hâldeyim hicrânın hitâbında
Kadim yoldaşım oldu dilimde paslı segâh
Bir çıkış arıyorum satırların tâbında
Masamda bir bardak çay dalgın bakarken cama
Izdırâpla gülüyor gurbet miskin halime
Hangi yüzle sarıldım eski günlerde gâma
Kırlangıçlar teselli verirken ahvâlime
Gezdiğim sokaklarda, şehrin yüzü yaralı
Her adım darbesinde uzatıyor resmini
Onlarca şehir çöktü taşına baş vuralı
Gölgem beni gösterip” tanı diyor hasmını”
Kim bilir hangi dağın arkasında meh-veş var
Ne yana baksam aynı hep karanlık karanlık
Ne ufukta renk kaldı ne doğan bir güneş var
Enkâzımı taşıyan nefes belki bir anlık
Bir gurbet akşamından sana yazarken bunu
Masamı aydınlatan son mumda cinnet yeli
Ömür nedir ki gülüm beş nefes eni konu
Yüklenirsen zor gelir Makberî’nin vebâli
Makberî ……….23/04/2011….23:50……İst