14
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1121
Okunma
yaz gözlü
-ve zaten ondan ötürü çok güneşli aşkı-
tutar elinden/ çeker götürür;
ağustos dediğin nedir ki/ bir yalan ayna...
çöküverirsin ölmek üzere de
bir bakarsın sırtında kızıl sarı
pek kırışık yapraktan el.
sıvazlamak için bekler yaz vurgunu sızını
saz elli bir kızın toy parmaklarında
kirli hayatı rakı akıyla paklamaya soyunmuş/ hatta
kabuğu bile artık soyulmuş/ günah gülümseten
o ihtiyar nağmeler.
işte...
işte böyledir gelmek üzereyken.
gözünü sevdiğimin eylülü...
ah... onu bir cümlede
"eylül nedir ki" diye kullanan dile hayret.
terasta masa
yaprakların saçlarında anason kokusu
aklını yitirmiş başta yazlık saçlar pek nazlı
essem mi esmesem mi kararsızlığında rüzgar
köz patlıcan bir çatalın ucunda eza çekmeye
biber dalından koparılmaya
kara köpek doyurulmaya hazır ve
mangalda pişmeye çok kararlı üç beş parça et.
"kimseye etmem şikayet..."
derken/ o dakika pişman bir zeki müren
kadının dudağının kıvrımında buruk gülüş
adamın gözleri ege’ye yaban dalgalı deniz
ve nihayet o çok hicaz şarkı başlar:
"aldattın beni seviyorum diye...
günahımı sen çek.."
yaseminin altına bir çift aşık baş beklerken
yaprağını rüzgara gönüllü peşkeş çekerken
el ayak çekilsin artık diye dua ederken
hâlden anlamayı öğrenmiş eylülüm çeker/ zira
güz dahil her mevsim bilir ki;
o günahı başka hiç kimse çekmeyecek.
zaten gitme vakti gelmiş/ kalkmalı
saz elli kızın toy parmakları zor telleri dövmekten
müren’in sesi o şarkıdan bu şarkıya geçmekten
adamın derdi çekilmeye çekilmeye bitmekten
kadının gözleri ney’den
nemden ve acaba neden?
ve kara köpek
kemiği kemirmekten bitkin.
o masadaki tek taze
"kurutup öldürürseniz/ öldürürüm sizi!"
dediği biber/ huriye abla’nın. köye giderken.
sen köyde az daha oyalansan be huriye abla
söz. biberlere su vereceğiz ve biz o terasta yine...
ağlayacağız eylül gelirken.
biliyor musun;
bu defa...
birimiz eksik.
JD
Kimseye Etmem Şikayet: Kemani Serkes Efendi.
Aldattın Beni Seviyorum Diye: Zeki Müren.