28
Yorum
10
Beğeni
5,0
Puan
2414
Okunma

//...gün kırığı batarken isyan yağmurlarına
çizgilerin ötesinde sebepsiz fırtınalar
iz bırakır yanaklarıma...//
yüzümdeki kirli beyazdan uyanır mavi
tekinsiz mevsimlerde
alnımın çatılarında besmelesiz açarken
yokluğunun kahır alfabesi
çekilir dimağımdan yirmi dokuz harf
rüzgarların renksiz ışığı vurur gecenin terennümüne
üşür gözlerimde haps olmuş binlerce gece
elasında törpülenirken aşk
ıslak kağıtlara dokunur hece hece
nefesinle arınır yola düşmüş vakitlerim
nabzıma sinmiş şubat ayazında
//ve şimdi !
hangi tepeden seyre dalsam İstanbul’u
kırmızı saçları dolanırken ellerime
hep sen çıkıyorsun karşıma yar
çatık kaşlarının ardına gizlenmiş
suya küskün yüzünle
ve çırpındıkça emanet bakışlarının lacivert derinliklerinde
mehtabı sürüyorsun dudaklarımın kırıklarına
yakamozların serhoşluğu sızıyor dilimin ucuna
yudum yudum içiyorum ayı susuzluğuma
gecenin fısıltılı aynalarında ses olup düşüyorsun
gül kurusu perdeler kapanırken
ayazlar uyutan koynuma
//ahh yar !!
ahh ne güzel kanıyorum sana
bir bilsen !!
bir bilebilsen !!
yüreğimin kuytuları şuursuzca zikrederken adını
zerrelerim vakitsiz yağmurlarda gusül eder
buram buram koklarken gelmelerini
kabuk kabuk soyuluyorum
maviden bozma yarınlara
hükümsüz yazgılarda infaza oynarken
ahh ne güzel yanıyorum sana
bir bilsen !!
ve
gecenin ıssızlığında ayyuka çıkarken sevişken iniltiler
ateş böceklerinin serencamında
bir ilk bahar sabahı raks eder tenimin kıvrımlarında
eylüller düşer toprağa
5.0
97% (28)
4.0
3% (1)