6
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1146
Okunma
Al çiçeklerine uyuyor ağaçlar, sen gidiyorsun.
Düşündüğüm her yer sen, gittiğin her yer ben
Yan yana dizilmiş, bulut kümeleriyle örtülü ocak
Çarpık yüreklerde alabora oluyor.
Yeni bir can doğuyor, yapraklar köpük köpük
Bütün dallar, bütün geceler bayramlaşıyor.
Yağan yağmura, rüzgâra, fırtınaya karşın
Bir çift göz, güneşe bakıyor kırpık bir açılışla
Sen gidiyorsun, yanıyor sular ağır ağır
Bir kara bulut gibi ölüm saçan dumanlarınla
Kurşun olup iniyorsun çalı çırpı yuvalar üstüne
Kim bilir nerede biter bu yolculuk!
Herkes kendi savaşıyla yorgun, her yol,
Her uzak gurbettir biraz, gidişinle kırılıyor ay ışığı
Ferhat’ın çölde unuttuğu bahar gibi
Bir ayrılık vadisi gibi dağların kucağında
Güneşi kuşanmış gizli merdivenler
Erik çiçekleri, kızılcık dalı, bademler
Sürüne sürüne tırmandığımız karadut
Şimdi nerededir o kaval sesi, neredeler?
Sadece yaşamdan bir sayfaymış anladım.
Yağarken üstümüze sıla sesleri
Tünellerin ağ ördüğü bu karanlık, ıssız yolda
İnişli çıkışlı şarkılar mırıldanır kızaran uçurumlar
Gezgin bir ufukla savrulur bulutların eteği
Aşiyandan kanat sesi, mektupların can çekişi
Zifiri bir istasyonda kaybolur.
Şimdi bastım butona, iptal kararı aldım ayrılıklara.
Bir girişi varsa, çıkışı da olmalı isli yolların
Didinip durun ardımdan sefil yolculuklar
Yazgısına yas düşen şarkılar, yetişemezsiniz.
Çünkü hüznün seyir defterine kilitledim bitmeyen öfkenizi
5.0
100% (5)