0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1101
Okunma

Gece
Yüreğimizin damarlarında örselendikçe
Özlem
Gözpınarlarımızı boşalttıkça ellerimize
Gül yapraklarından kan damlar düşlerimize
Ve üryan bir gecenin
Soysuzluğu başlar hayallerimizde
Kader tarlalarına ektiğimiz umutlarımız
Hasadı gelmeden son bulur
Asma dalına sakladığımız sarhoşluğumuz
Bir fahişenin çığlıkları arasında yırtar geceyi
Ve
Rüyalarımız kirli durgun sulara düşer
İniltilerimiz dağların doruklarında yankılanır
Ötelerin ötesinde
Ruhlarımızın da ötelerinde buluşur yalnızlığımız
Eski masallardan kelimeler fısıldanır kulağımıza
Alna dökülen perçem, parmaklar arasında aralanır
Hasrete yanmış dudaklar bir öpücük kondurur alna
Ve karışır gider gecenin karanlığına
Sızılı bir ah çeker yüreklerimiz
Karanlığın soysuz kuytu köşelerinde
Sen sokulursun yalnız hayallerine üşürsün
Ben ise bir yetim çocuğun gözyaşlarında
Yokluğuna üşürüm
Günahkâr bir gecenin direnişine yenik düşer yüreğimiz
Ardına kadar açık olan kapılar ellerimizde kilitlenir
Başucuna koyduğumuz çiçeklerimiz boyun büker
Işık süzmelerinde tutmak için ellerimizi
Ağırlaştıkça kirpiklerimiz gözlerimizde
Bir ok gibi saplanır yüreğimize
Aldığımız her nefes kısıklaşır göğsümüzün üzerinde
Hıçkırıklar düğümlendikçe boğazımızda
Gecenin ağrılı sancılarında gözyaşlarımız boşalır yeryüzüne
Gecelere olan suskunluğumuz
Fahişe bir kadının çığlıklarında bozulur
İçki şişeleri kırılırken duvarlarda
Asma yaprakları arasında saklanır sarhoşluğumuz
Ve gözlerimizden kan düşer yüreklerimize
Suskun, suskun baktığımız karanlık çekilir üzerimize