4
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1789
Okunma
Âşıklar sevdiğin öyle sevmiş ki
Güzel mi, çirkin mi, eşi sorulmaz?
Cânân’ı uğruna her şeyden geçmiş
Mecnûn gibi gezer, işi sorulmaz.
Aşkın çöllerinde öyle koşmuş ki
Yâr uğruna nice dağlar aşmış ki
Bu derde düşenler öyle düşmüş ki
Çektiği çilesi, aşı sorulmaz.
Hazan vakti geldi hâlâ gazel yok
Sevdiğimden başka, başka özel yok
Bana göre ondan daha güzel yok
Dilber-i Rânâ’nın, kaşı sorulmaz.
Yârdan cefâ gelse yinede yılmaz
Âşığın kapısın hiç kimse çalmaz
Cânân’ından bir an olsun ayrılmaz
Hayâliyle yaşar, düşü sorulmaz.
Otuz iki dişi, bir bir çekilse
Kahkülü aklaşsa, saçı dökülse
Pir-i fâni olsa, beli bükülse
Âşıkların, beden yaşı sorulmaz…
Hanifi KARA
UNUTMA
"Sevdâ varsa yürekte, yüz yaşında bahtiyar
Eğer ondan mahrumsa, on beşinde ihtiyar..."
5.0
100% (4)