1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1475
Okunma

Karanlık iyice gerilince geceye “Kimse yok mu? Gecenin sessizliğini paylaşan;
yok mu; sessizliğin ayak seslerini duyan.”
Dilimin dilsiz kıyısından geceye karışan
Gece dedi:
“benim karanlıklar içinde duyduğun, Gelincik kadar narin;
bir o kadar tez ölümüm, dokunma! Ben yalanlı bir sözüm. “
Sonra bir masal gece ile gündüz arasında ördüğüm
Ardından sesiz -ıssız gecelerde düşlerini gördüğüm
Zaman içinde büyüdü, kocaman bir gelincik tarlası şimdi
Utancın peçesiyle örttüğüm…
“Senden öncesi yoktu, soğuktu; anlamsız kocaman bir boşluktu…
Sonrası intihar; rengi siyaha çalınmış kırmızı gecelerimin.” Dediğim,
Kimi gecelerde Gelinciklerime yüreğimi kurban ettiğim…
Hani en sevilene – en sevdiğine kurban edilirmiş ya… Yoluna, uğruna…
“Gelinciklerin küçük yüreği, kapadım gözlerimi, kayıyorum zamandan; hadi tut ellerimi.”
Narindi elleri, tutsam ölecektim - ölecekti… Ay’ın önünde gri bir bulut sualsizce durdu
Gece sustu… Renkler, sesler silikleşti vakit bir hayli geçti.
Ansızın bir yıldız kayarken ve de Ay’dan bir hayli uzak seyirdeyken…
Karanlıklar içinde gördüğüm: “ beni bana ver, yeter artık çektiğim,
Say ki düşmedi üç elma gökten; biri sana, biri bana, biri ise varamadığımız yollara.”
Düşündü… Önce geceyi boyadı yazılmamış bir sayfa gibi beyaza;
Sonra siyaha, bir daha yazılsın istemedi ve nokta.
Siyah ve beyaz hep yan yana, bir birine ihtiyaç. Gece yorgun, gün usulca görünürken
Bir yol ayrımı idi geldiği; bir yol ki siyah ve kasvetli, bedenine dar – bedenine ağır.
Ardında masalsı düşleri –düşlediği, önünde bir taş kadar ağır parçalanmaz gerçeği.
Derince bir nefes aldı gözlerinden son bir damla yaş; Gelincik kadar kırmızı…
Öylece baktı boynu bükük Gelincikleri ardından… Dönmedi -
Dönemedi, dönseydi biliyordu adımlayamayacağını yolunu – sonunu…
Yüreğinden silik bir ses “kıyamadım size, kıydığım gibi kendime, bir gün gelir belki de;
Kendinden olan sizleri alır götürür diye. Şimdi ben biliyorum ki kendimden koparamadıklarımla;
Bire bin olacağım, sonsuzluğun kesiştiği yerde söz; sizlerle buluşacağım.
Gün batımında Güneş’in son halkası gibi sevdiğim, şimdi seni sana veriyorum
affet… Sen’in ben olduğu yerden… Müsaadenle artık ben senden gidiyorum.”
Hadi son bir söz… Hadi gitmeliyim; son kez son söz…
Susa(ya)rak söyledi yüreği, gecenin karanlık kulağına:
“belki de yan-lız/yal-nız muhayyile… Kim bilir belki de Geceye…”
MEHLİKA
5.0
100% (2)