6
Yorum
0
Beğeni
4,7
Puan
1404
Okunma
Gönül evim karanlık sızmaz bâhtıma ışık
Şeb-i yeldâ ağıyı içirir kaşık kaşık
Örtülüdür pencerem derdim büyük ey Kerem!
Gönlüme bir çiğ düştü onbir kelimem sustu
Kendimden habersizim belki olmuşum verem
Izdıraptan yüreğim düşündükçe kan kustu
Kor gibi dudağımda kızıldır gül yaprağı
Bir damla su vermezsen çatlatmaz mı toprağı
Dağlar sise büründü yükseldi âh-ı feryat
Bana bağışladığın söyle nasıl bir hayat?
Ne tarafa dönersem düşer yüzünün şavkı
Yetişmeyince elim şeklim mezara benzer
Oyar gözümü ışık döner feleğin çarkı
Gün geçtikçe saçlarım bembeyaz kara benzer
Ağır ağır yakama yapıştı zelil-illet
Bir an nefes aldırmaz sarsıyor zalim âfet
Güneş,ay ve yıldızlar aydınlatmaz dünyamı
Pervâneye takıldım küle döndüm revâ mı?
Bilmiyorsun hünkârım benim aşkım çok büyük
Neden hatırlamazsın üç hecelik adımı?
Yolunu beklemekten gözlerim oldu höyük
Ne olur gülizârda doldurma miadımı
Gönül gözüyle görüp neden sevmezsin beni?
Leylâ,Şirin diyerek neden övmezsin beni?
Ey didârım,hünkârım! Merasim mi istersin?
Bir çırpıda sunulan dört mevsim mi istersin?
Âmadedir ömrüne üç yüz altmış beş günüm
Gelipte tatmaz mısın zülâlin kâdehini
Seni cehennem gibi kavurmaz mı bugünüm?
Cünun diyârına gel çevir bana rehini
Kavrulsun bedenimiz mehtâp teranesinde
Kerem ile Aslı’nın esrârlı hanesinde
Melahat Temur
5.0
67% (2)
4.0
33% (1)