9
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1186
Okunma
varlığının gül kokan nefesi
teslim alır yokluğunda
geçmek bilmeyen zamanın
gurbet akşamına denk gelen
koynunda yerini...
sensizliğin sessiz çığlıkları
duyulur zihnimin her köşesinde
imkansızlıktan doğan yakarışlar çoğalır Tanrı’ya
kaçarken tökezler binbir düşünce zihnimde
biçare çırpınışların ayak sesi olur
çarpar karşı kaldırımlara
düşer yürek kenarından irili ufaklı cam kırkları
acıtır içimi...
avuçlarımdan dökülür sevdan
karışır boynu bükük
inci tanelerinin arasına
kirpiklerimde sakladığım
akıtmak istemediğim gözyaşım olursun
hiç yoktan...
kavminin idam gününe
denk gelir gidişin
yönü belirsiz bir rüzgar eşliğinde...
dualar okunur
cuma sabahından
minareden yükselir
ezan sesleri...
bedenim sıkışır
varlığınla yokluğunun arasına
nefes alamam
tek başına kalmış haldeyim
nerde başlar bilinmez
güneşe yeniden merhaba
diyen sesim...
bilinmez..!
hangi umutlara gebedir
aşılmaz bilinen yollar
kulağımda yankılanır
gitmekten doğan yürek sesim
gecenin matemini örttüm
sessizce üzerime
hiç bir eşyaya dokunmadım
geride onlarca anı bıraktım
görürsün..!
vaktin olup baktığında...
hayatta fazla bir şey istemedim
seni istediğim kadar...
cesaretimi aldım yanıma
beş para etmez aklımla
çarpa çarpa duvarlara
gidiyorum yalpalaya...
fazla çabam olmadı
sadece yürek sesimi dinledim
sana kıymet veren
budalayı beynimden kovaladım...
bak şimdi..!
herşey yerli yerinde
mart ayı da zaten
olursun eskisi gibi
ayağı yanık dolaşır durursun
pişman da olmazsın
nasılsa akıllanmazsın
adın üzerinde
sokak kedisi...
5.0
100% (7)