İnsan hakları lafta, demokrasi bahane,
Hakikati söyleyen sözün var mı, sızın var…
Güçlülerle bir safta safa sürmek şahane,
Yüreğinde hürriyet közün var mı, sızın var…

Akıllar entrikaya, izanlar nefse alet,
Cüzdanlarda bolluk var, vicdanlarda sefalet.
Şer atının üstünde cirit atar rezalet,
Bozuk halleri sezen gözün var mı, sızın var…

Servet hırsı hükmeder ekonomik düzene,
Sınırı yok hürmetin haram malda yüzene.
Kanun-tüzük kâr etmez mazlumları üzene,
Arsızlıktan kızaran yüzün var mı, sızın var…

Edep denen erdemi almaz kimse nazara,
İşte-güçte dürüstlük düşmüş kara pazara.
Sanki bilinmez giden ne götürür mezara,
İnsanlık tezgâhında bezin var mı, sızın var…

İhtiras duyguları daha da coşsun deyi,
Şartsız kutsamak gerek her efendiyi, beyi.
“Siz bilirsiniz demek” yüceltir mertebeyi,
Büyük başlara tezat tezin var mı, sızın var…

“Güneş” olmak istisna, “uydu” olmaksa adet,
Sayelerden umulur çünkü huzur-saadet.
Ayetten daha makbul paye bulur “icazet”,
Nevi şahsına özgü özün var mı, sızın var…

Münafıklar, hem cesur, hem de fitnede usta,
Kirletir inançları sinsice her hususta.
Kaybolur “hayır” yolu ufku kaplayan pusta,
Kulluk güzergâhında izin var mı, sızın var…

Veli BOSTANCI