17
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1349
Okunma
Çün
Işırdı gözlerim
Gülümseyen Güneşe
Vücudum aydınlanır
Varlığımı bilirdim.
Arıca bal toplardı,
Türlü çiçekten t(e)inim
Isırdı gözlerimi
Bin engerek yılanı
Çün baktıkça köroldum/köröldüm/köreldim
Mil çekti gözlerime
-Romen Diyojen gibi-
Işığı göremedim.
Ondan bin beter oldum/öldüm
İki cihan saadetim
Kırallığım da gitti.
Bin engerek zehrini
İçirdi gözlerimden
Say ki vardım yokoldum
Kösnül arzularımla
-Tıpkı köstebek gibi-
Yer altına hapsoldum.
Soğuk tiksinti veren eğri büğrü yılanlar,
Yamrı yumru adamlar, yamuk yumuk yalanlar
Dahhâk yılanı gibi beynimi yiyorlardı.
Yılanlar gözden girip
Beyinde yuvalanıp
Kıvrılıp yatıyordu.
Yılanlar kıvrıldıkça
İnsan kıvranıyordu.
Bir yılan dansı dünya
Şeytanın üflediği
Hapsedip bir kutuya
Koymuşlar zipleyerek
Bin başlı bir ejderi
Onun bir tek kılına
nice bin insan bağlı
Gözlerinden asılı
Açtım mı düğmesini
-Açtırma kutuyu da
Seyretme şu kötüyü-
Çıkar zıplayaraktan
Gözlerinden öperler
Öptüğü yerden önce
Yaralar ve kurtçuklar
Yılancık yalancıklar
Kaynamaya koyulur
Musa’nın mucizesi
Asasının yuttuğu,
Ip, yılan zannedilen,
San sihirbaz sopası.
Bildinse ger bakmayı
Yılancıklar kaybolur
İçin ışıkla dolar
Kalbini kaplar huzur.
Şeytanın fendi zayıf
Çıt deyince çıkarlar.
Çıt diye bir ses gelir
El çeker gözlerinden
Alkışlarsın kendini
Yıkarsın tüm bendini
Bulursun sen kendini
Çün g/özüm bunu bildim!
Çıt diye bir ses geldi
Alkışladım kendimi.