4
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
961
Okunma
1980 yıllarının
sonlarına doğru
İstanbulda hala
ilginç,eksantirik insanların
var olduğu yıllarda
ben de adeta
o insanları arar gibi
veya onlar benimi
bulurdu
örneğin
Eyüb Ensari türbesinde
Hüdai Baba külliyesinde
Karacaahmette
Şahkulu Sultan, Göztepe’de
Beyazıtta
çoktu bu şahsiyetler
Fatih’te
adıyla müsemma semtte
Fatih Sultan hazretlerinin
türbesi etrafında da çok raslardım
bunlar
dünyadan
el eteğini çekmiş
dervişlerdi
bi tanesi vardıki
hiç unutmam
etrafına hayli kalabalık
toplanmış
sırtını duvara vermiş
avluda bir şeyler
anlatıyor
yaklaştım yanına
ne diyor acaba
diye
"ölüme çare bulundu"
diyordu
derviş baba
"ölüme çare
doğmamaktı"
gençliğimin baharında
olduğum o yıllarda
bana göre
dehşet bi sözdü
ki o yıllar
acayip filozof
sofistike takılıyordum
ben de
yani ilk gençlik yıllarında
o devirde
benim için çok
anlamlı
sufiyane
dervişane bi
sözdü
seyri sülukun
ilk yıllarında
olsa gerek
bu sözü
hala hatırlarım
zaman zaman
daha ne ilginç
şeylerde
vardı çok
bir alemdi istanbul
alem içinde
cengiz zorluoğlu
5.0
100% (3)