1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1753
Okunma

“Züğürt Şâirin Günlüğü”
Taksim’e giderken…
Dibe vurdum!
Kelimenin tüm anlamıyla hem de,
Fena dibe vurdum…
İflas ettim, beş kuruşum yok.
Sabah kalktım
Kahvaltı hazırladım çocuklarıma
Birkaç lokma atıştırdım beraber ayaküstü
İki bardak su içtim çıkmadan
Bir tanede elma koydum çantama.
Otobüs bekledim, geç geldi
Ya da bir öncekini kaçırdığım için
Bana öyle geldi yine.
İstanbul’a yolculuğum,
Şehrin göbeğine, Taksim’e yani.
Hem umudum var, hem yok
Dua ettim aylar sonra ilk kez
Arsızca istedim, yalvardım
Ya ver, ya al canımı diye!
Dün aradılar, çağırdılar
Sözüm ona bir iş görüşmesi,
Güya bir san’at projesi
Sponsor arıyorlar,
Para yani.
Diğer işlere nazaran çok değil belki
Ama az buz parada değil hani
Koskoca üç yüz bin lira
Bulursak komisyon alacağız
Gel de gülme hâlime!
Cebimde akbil
İki gidiş ikide dönüş
Üçüncü güne çıkmaya param yok
Ya iş bulmalıyım, ya tahsilât yapmalı
Ya da borç almalıyım birinden…
Hanımın öğretmenlik maaşı ve
Özel kurs paraları olmasa, çoktan yanmışız.
Ev borcu bitmeden
Üstüne birde araba borcu
İş değil ya bizimkisi de, neyse
Kafa göz yara yara
Mal sahibi oluyoruz
Hanımın marifeti
Ellerim titriyor, yazım bozuk,
Hareket halindeyken otobüs
Yazmak bir hayli zor
Duraklarda düzeliyor ancak
Otobüs durdukça yazıyorum.
Hızlı hızlı, gören tabakhane kâtibi sanır.
Yazmak istemiyorum,
Yazmadan da duramıyorum.
Kalbim sıkıştı az evvel, epey de sürdü
Sonra sağ elim, ardından kolum uyuştu
Olur a, duamın ikinci bölümü tutar
Vedâ mektubu cihetinden
Hatıra kalır tanışlara
Sevenlere diyemiyorum
Kul sevgisinden çoktan kestim umudumu
Yolu yarıladık, nasip.
Yine bir saati bulur varmamız
Yorgunum, oturduğum yerde
Kestireyim biraz…
10.42 (Sabah Taksim’e Giderken)
Taksimden dönerken…
Saat 15.30
Dönüş yolundayım
Bitti toplantı, çıkışta
Yemek yedik Genco’yla
Cihangir’de salaş bir lokantada
Taa altmışlarda kurulmuş
Ucuzdu ama lezzetliydi
O ısmarladı
Allahtan…
Genco Beşiktaş’a gidecekmiş
Ben yürüdüm Taksim’e aval aval
Dörde on kala arabası vardı durakta
Halk değildi, İETT bu sefer, şükür.
Hem daha hızlı gider,
Hem daha bir efendi şoförleri.
Saatinde kalktı araç
Tarlabaşı, Tepebaşı yol kalabalık
Binalara baktım dikkatlice, tuhaf
Alt katları ışıl ışıl, o derece canlı
Üst katlar tamamen harabe
Kimsede rahatsız değil gibi
Başlarını kaldırsalar oysa
Görecekler rezilliği
Anladım, başka bir dünya orası
Şişhaneye kadar çabuk geldik yinede
Ama Haliç köprüsünde sıkıştı trafik
Tam yeri ha, hava açık, manzara güzel
Seyir bedava nasılsa, ah ulan ah
Rahmetli Orhan Veli olaydı yanımda
Beraber şiir yazardık, sonrada hava atardım
Adım adım Unkapanı
İte kaka vardık Saraçhane’ye
Reşat Nuri sahnesinde bir koca afiş
“Kadınlar Savaşı” oynuyormuş.
Üstelik komedi, dışarıda
Ekmek kapma savaşı var, trajedi…
Altgeçide zor girdi otobüs, zor çıktı
Saat henüz erken oysa
İş çıkışı zamanı değil,
Servis kalabalıkları yok daha
Belediye binasının yanından geçtik
Atik Ali’miydi bilemedim buranın adını
Aksaray’a doğru, otobüs yarı yarıya dolu
Durağa baktım, Pertevniyal Valide Sultan yazıyor
Işıklarda durduk sonra. Valide Camiinin ihtişamı
Ve zarafeti görülmeye değer doğrusu.
Işıklardan sağa dönünce
Göbeğindeydik Aksaray’ın
Bu sefer trafiği aksatan trafik polisiydi
Komik milletiz vesselam
Edepsizlikte bedava
Yusufpaşa durağında uyardı şoför
“hep beraber ilerleyelim arkadaşlar” diye
Slogan gibi, “siz ilerleyin ki, memlekette ilerlesin”
Dedim ya mizah her yerde,
Çık sabah, yollara düş, akşama kadar
Canın sıkılmaz bu memlekette.
Çok sıkılır ya da, dert edersen…
Haseki’de yakalanmadık trafik ışılarına
Ama Fındıkzade’de yandı kırmızı.
Şubat’ın on yedisi, Perşembe,
Saat çeyrek geçiyor dördü
Yıl iki bin on bir, ben kısmetse
Otuz dokuza basacağım temmuzda.
Pîri Mehmet Paşa Camii solumda
Üstgeçitte karınca gibi insanlar
Selçuk Kız Teknik ve Şehremini Anadolu Lisesi peş peşe
Sonra Saraç Doğan Camii, bir tuhaf yapı
Yazık etmiş parasına bence
Keşke yaptırmasaymış
Cemaati de yoktur pek
Fakir sevindireymiş
Öğrenci okutaymış
Daha sevap olurmuş
Ben düşünürken
Otobüs vardı Çapa’ya
İlk duraktan binince yer oluyor
Oturarak geldim buraya kadar
Yol aldıkça yazdım, yazdıkça yol aldık
Pazartekke, Suriçi derken
Çok az kaldı Topkapı’ya
Kalanı eve varınca yazarım artık
Yer vermek istiyorum şimdi
Ayakta yolculuk eden bir amcaya
Çevre yoluna gireriz az sonra
Anlatacak pek bir şey kalmıyor nasılsa.
Ben kaldırana kadar koca kıçımı
İlerleyiverdi adamcağız arkaya
Oturdum kaldım yine, diğer ayaktakiler
Gençti hep, bir çarşaflı şişman hanım
Baktım pek bir gençmiş oda, yer vermedim
Surlardan çıktık şimdi
İstikâmet Edirnekapı’ya doğru
Burçlara paralel gidip önce
Altgeçit, kabristan ve şehitlik
Menderesin kabrini duamla selamladım
Sonra rahmetli Özal’ın.
Şimdi Bayrampaşa solumda,
Çarpık çurpuk, estetikten yoksun
Adı apartman beton yapıların
Ne biçimleri ne de renkleri uyumlu
Sol cam kenarındayım
Otur otur yapıştım koltuğa
Sağım insanlardan kurulu kale
İğne atsan düşmez yere.
Esenler Otogar’ı geçtik şimdi
Trafik rahattı ama pek geçmeden
Ara mahallelere daldı otobüs
İlk durağı biliyorum Atışalanı
Sonrakileri pek öğrenemedim
Onca yıl gider gelirim.
Bir kısmı boşaldı otobüsün,
Ama doldu hemen yeni yolcularla
Birlik mahallesi Bağcılar Yüzyıl köprüsü
Matbaacılar sitesinden sonra
Göztepe mahallesini tavaf edeceğiz daha
Yolda kiralık limuzin gördüm
Eski model bir Mersedes’ten bozma
Beyaz araba, üstüne ve yan cama kocaman
Kırmızı harflerle yazmış telefon numarasını
Komik girişimci vatandaşımız.
Adını bilemediğim beş on durak daha
Karman çorman mahalleler
Yine nereden baksan bizim semte varmak
Yarım saat daha sürer.
Evler sıvasız boyasız
Kimi iki, kimi üç, hatta dört beş katlı
Mahalle araları bakımsız ve pis
Gençlerin kıyafetleri ise pek havalı
Yol kenarlarında onlarca lüks araba
Anlamak zor, çok zor hem de…
Başakşehir’e yaklaştıkça boşaldı otobüs
Ben halime acırken, benden hayli yaşlı
Bir beyefendi gördüm omzuna kadar
Uzun beyaz saçları, militanvari kıyafeti
Ve askılı çantası, sol eliyle tutunmuş
Sağ eliyle de sapını kavramış çantanın
Bir tuhaf geldi eli, dikkatli bakında
Yüzük ve serçe parmağı yoktu
On parmağıma on kere şükrettim o an
Ney üfleyemezdim o halde
Bağlamada çalamaz, işimi bile rahat yapamazdım
Allah yardımcısı olsun öylelerinin.
Sanayi mahallesiymiş şimdi geçtiğimiz
Yanımdaki kadın telefonda söylerken duydum
Trafik yoğun yine, Halkalıya vardık, hercümerç
Sevmiyorum bu semti oldum olası
Sağımda varoş mahalle
Yeni toplu konutlar solumda
Bazılarının adı da “Avrupa Konutları”
Kompleksli milletiz vesselam.
Atatürk Mahallesi durağında
İniverdi parmaksız adam,
Tanışmak nasip olmadı.
İkitelli Köyiçi
Ziya Gökalp Mahallesi
Tabelasız bir mezarlık ve
Sanayi siteleri, Bedrettin Dalan Bulvarı
Derken geldik nihayet bizim semte…
Şâir Erdem Beyazıt, Nurettin Topçu ve
Ahmet Kabaklı İlköğretim okulları
Yeni ilçemizdeki okullarımızın adları.
Şâirlerimize, yazarlarımıza, aydınlarımıza karşı
En güzel vefâ örneği ama keşke bir tanesinin de adı
Şâir Nazım Hikmet Ran olaydı.
Umudum artardı o vakit…
Yinede seviyorum mahallemi
Saat beşi yirmi geçiyor
Çoluk çocuk çoktan gelmiştir eve
İner inmez uğramadan hiç kimseye
Hemen eve varmalı, hatun zaten yorgundur
Akşam yemeğine yardım etmeli.
Laf aramızda bende yorulmuşum.
Son şiirim, son günüm gibi geliyordu sabah
Ama bak bugünde akşam oldu
Yarına Allah Kerîm…
17 Şubat 2011 - İstanbul