3
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
1135
Okunma
I
karıştılar yirmi dört saatlerim
yirmilerin sonunda
vakitlerdir delirmiş akrepte gözlerim
vakitlerdir taylar misali
gök kubbemde fır dönen
hatıralar
şiir
yorulan taylar mıdır
şiir midir geride kalanlar
II
sabah saat sekize beş yaşım geçiyor
ama hava karanlık
birer kasvet kuyusu beş yaşımın gözleri
içli zavallı bulanık
ve dünya içinde dünyam
ev içinde ev
gül kokuyor orada
anne kucağı
anne
gece yarısı aydınlık
gece yarısı Azrail uykulara uzuyor
sabah saat sekize beş yaşım geçiyor
sokakta kapılar bağırıyor
sıra-sıra tahta kapıları evlerin
çığlıkları kanıyor gözlerimden içre
boğuluyor ufacık yürek
birden tanrı gürlemesi
bir yeryüzü şimşeğinin intiharı belki
parçalıyor tüm rüyaları
ve aydınlığa dek korku
aydınlığa dek fısıltı
III
adı Ferhat
düşmüş deniz sandığı gözlerin ardına
’ferhat
can ferhat
bırak yavrum ağadır
o denizlerin sahibi
yazık olur yavrum sana
öldürürler bir gün seni’
demişse de annesi ve korkusu
dinlememiş kalbi
ver bir gün açılmış
deniz sandığı mavi gözlerin önünde
gayrı şişmiş yüreği
patladı patlayacak
saat sekize beş yaşım geçiyor
şimdi terk edilmiş bir harabe
ve bir acem halısı
terliyor korku
terliyor bir bedende iki çıplaklık
taylar geçiyor
kuyruklarında kötülcül yıldızlarla
Ferhat titriyor
yerde bir avuç kızlık kanı
alınacaktır elbet kanı
bunu biliyor
ama biliyor aşk yürekten
ayrı bir yürektir
aşık için ölüm
bu yüreği yitirmektir
IV
ve devir ağalar beyler devri
şimdi olduğu gibi
ölüm onların emri
bir harabede dökülen ince kan
evimizin tahta kapısı önünde akan
ferhatın kanı..
V
ah taylar geçiyor
yorgun taylar
durmayan taylar
kanayan taylar
ölmeyen taylar
geri dönecek taylar ah
artık duralım yürek
çok karışmadan bu duvar
bu toprak
bu bulutlar
bu gündüz
bu gece
bu akrep
bu insan
bu yılan
bu ben
bu tay
bu dün
bu bugün
bu yarın
bu şiir
bu an
5.0
100% (9)