0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1248
Okunma

Islak Kızıl Saçların Döküldü Yüzüme
Islak kızıl saçların dökülürken yüzüme
Gözlerinde sürgünler yedim
Sorgulandı yüreğim
Göçler başladı gönül diyarımdan
Takıldığım
Kervanlar arkasında
Sonu olmayan yollardayım senelerce
Esaret her şafak gün doğumuyla başlar
Yosun renkli yaprakların fısıldadığı şarkılar
Sürgüne gönderir haritasız şehirlere
Asi damarlarımda kanım çalkalanır
Karanlık alacaların çöker, ruhumun üstüne
Bedenim titrek bir güneşle buluşur
Üşütür sensizliğe
Bal arısının kanatlarına gizlerim umutlarımı
Dağıtır çiçek, çiçek özüne
Koparmaktan korkar, koklarım
Ellerimin arasındasın sanırım
Avuçlarımın ortasında solarsın
Gökyüzü boşalır üzerime
Yağmurlar sağanak yağar
Toprak kokusunda yokluğuna yanarım
Her yokluğun eşkıyaları taşır şehrime
Umutlarla doldurduğum hanelerim yıkılır
Sensizlik dem vurur benliğime
Kelebeğin kanat seslerinden korkar
Harami mağaralarına taşınırım
İmkânsızlığın fırtınaları sarar, gönül ovalarımı
Kâr tipiyle çevirir, kuşatır dağlarımı
Don vurur yüreğime
Sel suları sökün indirir kayaları üzerime
Çağlayanlarda dağılır gark olurum
Sevdamın son durağıdır bu yolcu
Kara tren katarları takmış arkasına
Umutlarımı taşır umutsuzluk yaylasına
Her çengi misafir olmuş, çaresiz aşk sofrasına
Çığırtkanlar başucumda, keman sesleri kulağımda
Ayrılık şarkısı çınlar gönül otağımda
Kaya tuzlarında, dağılırım çorak topraklara
Islak kızıl saçların dökülür her gece yüzüme
Yıldızlar damısın diye bakarım gökyüzüne
Gözlerim gözlerinde hayale dalar
Umutsuzluk diyarımda bağlar bozulur
Gözyaşlarımda dökülürsün her gece yeryüzüne