15
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1773
Okunma
…………………………………………………………………………………………………………..
AZ GELİR
Ben yârimi gördüm aşk pazarında
Cihan yârin bir teline az gelir
Cümle âlem olsa ahu zarında
Yine yârin bir teline az gelir
Mısır ülkesine etseler sultan
Deseler ki senin olsun şu cihan
Yüz bin deve yükü cevahir mercan
Yine yârin bir teline az gelir
Yüz bin Arap yüz bin hem acem kızı
Yüz bin huri olsa mahitap yüzü
Versen Gürcistan’ı versen Tiflis’i
Yine yârin bir teline az gelir
İstanbul şehiri ve saltanatı
Yüz bin Arap yüz bin küheylan atı
Şu dünyanın tacı tahtı devleti
Yine yârin bir teline az gelir
SEFİL ALİ’m bir yâr sevdim cihanda
Emsali bulunmaz kevn-u mekânda
Yüz bin âşık methin etse zebanda
Yine yârin bir teline az gelir
……………………………..
ÂŞIK SEFİL ALİ
…………………………..
Âşık Sefil Ali, Çorum ili Boğazkale ilçesine bağlı Yazır köyünde 1847 de doğmuştur. Âşığın doğduğu Yazır köyü Sungurlu ilçesine bağlı iken Boğazkale’nin ilçe yapılması ile 1987 yılında Boğazkale’ye bağlanmıştır.
Âşığın soyu Türkmen boylarından olup, Deveci oğulları olarak anılan bir sülaleden gelmektedir. Sefil Ali’nin köylüleri yağmur duası için Çorum Sungurlu ilçesinde Aygar Dağı’nın zirvesinde düz bir alan üzerinde bulunan Nöbeti Baba türbesine kurban götürmüşler. O gün Ali de kurbana gitmek istemiş, fakat babası Ali’yi kurbana göndermemiş. Beraber sığırları güdelim, ne yapacaksın kurbanda demiş. O gün sığır gütmeye İbik Çam denilen yere gitmişler. Babası türbeye çıkmış Ali ise sığırları çeşmeye indirmiş. Çeşmenin başında uyuya kalmış. Rüyasında oraya büyük bir kazan kurmuşlar ve Seyit Ali Sultan (Kızıl Deli) rüyasında Ali’ye o kazandan bir dolu içirmiş. Ali’nin sırtını ve gözlerini sıvazlayıp , “Benim yerim Kırşehir Hacıbektaş” demiş, gözden kaybolmuş.
Ali uyanınca kendinde bir başkalık hissetmiş. Bu arada babası Ali’ye sığırları topla diye bağırmış. Ali değneğini saz edip etraftaki dağları, türbeleri sayarak deyişler söylemeye başlamış. Babası, Ali’nin bu durumundaki ani değişikliği fark etmiş, bu çocuk delirdi diye köyün dedesine götürmüş. “ Dede bu çocuğa bir haller oldu, kendi kendine bir şeyler söylüyor ” demiş. Dede, Ali’ye söyle bakalım deyince Ali, deyişler söylemeye başlamış. Dede “bu çocuğun üstüne varmayın bu delirmemiş, yetilmiş” demiş. Ali bu şekilde âşık olmuş.
Sefil Ali küçük yaşta zuhur eden bir salgın hastalıkta anne ve babasını kaybetmiştir. Köye sığırtmaç duran küçük Ali bir zaman köyde çobanlık yaptıktan sonra bir gün akşam köye dönünce, mal sahiplerine, “Ben artık sığırlarınızı otlatmayacağım, kendinize başka bir sığırtmaç bulun”demiş. Ertesi gün köyden Çorum’a gelip kendine bir saz temin etmiş. Kendi kendine saz çalmayı öğrenip şiirler söylemeye başlamış.
Sefil Ali ilk demesini; köyünün yöresindeki İbikçam tepesinde uykudan kalkar kalkmaz, İbikçam ile Aygar dağını ve görünen görünmeyen (bildiği) dağ ve tepeleri öven deyişini söyleyerek vermiş:
Zincirli Çağşak’da Soğanlı Baba
Çeçbeli demişim sana Merhaba
Hep dağların seyrangâhı Aygar’da
Gitmez İbik Çamın boranı dağlar
Sefil Ali artık bir sevdaya düşmüştür. Elinde sazı seyahate çıkar. Çorum, Amasya, Yozgat, Tokat, Kırşehir, Malatya illerini dolaşır. Deyişler söylemeye devam eder, muhabbetlere katılır.
Sefil Ali, Çorum’un Sarimbey köyünden olan Deli Boran ( 1838–1898 ) ile çağdaş olup, onu mutlaka arar bulurmuş. Birlikte muhabbet eder gezdikleri yerlere de beraber giderlermiş.
Yine Sungurlu’nun Yamadı köyünden Sefil Ahmet de çağdaşı ve yakın dostudur. Üçünün birlikte Kerbelâ’ya ziyarete gittikleri, beraber sohbetlere katıldıkları anlatılmaktadır.
Sefil Ali ömrünün büyük bir bölümünü gezerek çeşitli bölgelerdeki dostları ile muhabbetler ederek ve gezdiği yerlerdeki türbeleri ve dostlarını ziyaret ederek geçirmiştir. Daha çok Merzifon, Gümüşhacıköy, Havza, Tokat köylerinde bulunmuştur.
Sefil Ali, Ankara ili Çubuk ilçesi Susuz köyünden olan Seyit Süleyman(1857–1900) ile de çağdaştır. Seyit Süleyman ile çeşitli muhabbetlerde bulunmuşlar, karşılıklı deyişler söylemişlerdir. Sefil Ali, Deli Boran ve Seyit Süleyman ile Cemalettin Çelebi zamanında Hacıbektaş’a gitmişler, orada deyişler söyleyip muhabbet etmişlerdir.
Ömrünü dostları ile muhabbetlerle geçiren Sefil Ali, altmış yaşlarında iken 1907 yılında bu dünyadan göç etmiştir. Kabri doğduğu köy olan Yazır köyündedir.
Deyişleri Araştırmacı Yazar Mehmet Çevik tarafından uzun süren bir çalışma sonunda titizlikle derlenerek 2007 yılında kitap haline getirilerek “ Âşık Sefil Ali Hayatı Deyişleri” adı altında yayınlanmıştır.
…………………………………………………………………………………………………………………….
)(-)(-)(-BUĞULU CAMLARA YAZDIM ADINI-)(((-67-)(-)(-)(
Ben yari görmüşüm aşk bahçesinde
O’nun gülüşüne Dünya yeter mi
Nasıl anlam bulur söz lehçesinde
O’nun gelişine Dünya yeter mi
Uğrun uğrun gezer bahçe bağları
Nasıl geçti bilmem gençlik çağları
Dolaşır vaz geçmez yüce dağları
Nefes alışına Dünya yeter mi
Tarayıp okşayıp büyüttüğünde
Rüzgara bırakıp savurttuğunda
Omuzundan atıp dağıttığında
Saçın salışına Dünya yeter mi
Huzurlu aydınlık güne başlarken
Pencere önünde gergef işlerken
Uzaklara bakıp beni düşlerken
O’nun dalışına Dünya yeter mi
Açılmışsa eğer gönlünün gözü
Ayırmak zor olmaz batılı,yozu
Mevlâ’nın izniyle aşk üzre sözü
Onun bilişine Dünya yeter mi
Nede yakışırmış cilve nazları
Salmış yüreğinden ateş,közleri
Aşk ile bakarken kara gözleri
Gönlü delişine Dünya yeter mi
Lüzumsuz Cavlan olmuş çağlıyor
Bir güzel sevdası yürek dağlıyor
Mızrabın vurduğu teller ağlıyor
Sazı çalışına Dünya yeter mi
Sadık Dağdeviren
Aşık Lüzumsuz
5.0
100% (11)