9
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
2595
Okunma

Her yerde ararken, tâ gökte buldu
Mecnûn Leylâ’sını, nûra bürünmüş
Cemâl-i cânânı, hep yekte buldu
Varlık deryâsında, sûra bürünmüş
Cinân-ı cânâna, girmiş melekler
Gül-i Yezdân için, hep giryân eder
Deryâ-i cihânda, yüzen semekler
Sudaki mehtâbı hep seyrân eder
Soner sürgüledi, kalbini aşka
Tîh-i tende öldü, kara Leylâ’sı
Cândadır cânânı; lakabı başka
Esmâsını anmak, rûhun cilâsı
Derdim ne Leyla’dır ne de Züleyha
Hak aşka susamış, garib seyyâhım
Semâdan gelmezse, müjdeli sayha
Her gün semâyadır, hazîn nigâhım
Güzellik nedir ki sâdece sûret
Yıllar yolacaktır, uzun saçları
Cânânın cemâli, nûrânî sîret
Bizzât şâhit ona, o yalvaçları
Sidre-i müntehâ, bekler bülbülü
Dala yapsın diye, aşktan âşiyân
Neylesin dünyada, kuruyan gülü
O gül-i beyzası herdem nurefşân
Yare aşktan yanar, nâr-ı cehennem
Hasret kalbim gibi, gece ve gündüz
Şu yaralarıma, Muhammed merhem
Tam on dört asırdır, şu dünya öksüz
Yetmiş bin perdeye, bürünmüş cânân
Çek perdeleri yâr! bekletme her gün
Nûrunla her leylim, nehârdan nirân
Etme bendeni yâr, hicrâna sürgün
Soner Çağatay 7 Ocak 2011 / Wuppertal / Almanya
Kelimeler:
Yek: Tek, tevhid
Sûra: Suret
Tîh: Çöl
Âşiyân: Yuva
Yalvaç: Elçi, peygamber
Sayha: Çığlık, Ses
Esmâ: İsimler
Bende: Köle
Nirân: Aydınlık, nurlu
Nehâr: Gündüz
5.0
100% (10)