2
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1018
Okunma
yüzünde sinsi bir gülüşle oyalıyor ellerimi rüzgar
ızdırabını tenime yaslıyor onlu Nisanlar
.
.
neyin intikamını alırdı mevsimler bizden
sen ne kadar sevebilirdin ellerimi
bir dua misali dökülürken avuçlarımdan yüzün
ne kadar dinlerdin -gitme!-lerimi
ama duyardın belki,dinlemek isteseydin
duyardın belki sevmenin güvencesini
güvenmemi sana
seni sevmemi
isteseydin duyardın belki
ki boşuna lanetlemedi avuçlarım bu şehri
ellerime az değmedi anılardan ayazlar
bir bankta unutulan günce kadar soğuktu bazen
ezberimden silemediğim rüzgarlar
ve aksine tanıdıktı her şarkının melodisi
ve sonsuzluğuna inanılan tüm masal kahramanları
gitmeyi gurur sayan kalplerimizde
hiç mi oyalamadık -hoşçakal-ları
çelişkili cevaplarında bizi saklayan sorularımız
olmadı mı hiç
benliğimiz miydi,benzerimiz miydi
kimdi? deyip cevap beklediğimiz
kimdi,içimizden (içimizi de alıp) gidenlerimiz
kimdi,geri dönmeyenlerimiz
.
.
dönmeseydi keşke dünya,sen durduğunda
ben durduğumda,sen dönseydin bana
.
.