9
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1809
Okunma

Ocak ayının başlangıcında
yazdan kalma bir günde
İstanbul.
çicek,
tuz
ve yosun kokulu..........
Ortaköy
ufuktaki akşam kızıllığında
martı çığlıklarıyla çöküyor
gölgeler arasına saklanıyor
kendi kendine bir şeyler
mırıldanıyor
duruyor..............
yavaş yavaş tanıdı beni şehir
bakışları aydınladı bir an
uzanıp,
şefkate muhtaç küçük çocuk misali
sarıldı
boynuma Haydarpaşa
unutulmuş
ama
çok hoş koku edasındaydı
bende sımsıkı sarıldım ...............................
ben ;
bu hicranı kaldıramam anlıyor musun?
bu zayıf omuzlar
özlemle ezilirken
nasıl nefes alarım ben ?
hiç değilse
sen anla beni Kız kulesi.....................
her aşığın taşıyabileceği yük değil bu...................
içimi yakan çaresizlikle külleniyorum
sana döndüm
ve
sevgiyi aşan bir acımayla baktım..................
Mâşuk ;
çaresiz ve öfkeli bir ifadeyle
eğdi başını
öyle olsun cancızım......................
kederli bir sesle konuştum
aşkı değil
aşığı beklemekten korktum be yâr..........................
Marmara’nın maviliği
uzanıp
inanılmayacak parmaklarıyla kavradı beni...............
tanık olmadığım kadar
sert bir bakışta Haliç........
hicran;
ruhumu
bulaşıcı hastalık gibi yapıştı
şikâyet etmedim halimden...........................
İstanbulun koyu teninde
tomurcuklaşan ter damlaları
yanaklarından
yol yol süzülüp de
Haliç’e akar
kuruyup keçeleşen dilim
damağıma
kırbaç gibi şaklar..........
soğuk;
grinin ve beyazın tüm tonajıyla
şehre hüküm indiriyor........
Galata,
dövüşmeden teslim olmayacaktı
hazırsızdı..........................
Üsküdar
kasvetli duvarlardan silinmeyecek
acı çığlık kopardı...........................
Ey İstanbul!
hem yâram
hem bıçağım
hem kurban
hem de
cellâtımsın benim.....................
kanı çekilmiş hicranın yüzünde
acı dolu çorak dudaklar
şehir bağrını bazmış aşkı..................
gülümsedi Boğaz..................
Şebboylar
baygınlaştıran kokusu saçıyor
hem ölüm hem yaşam sunuyor
Hüsnüyusuflar
Yusuf’un güzelliğiyle dem vuruyor..............
Pendik;
pürüzsüz teninde
güneşten çalınmış ışıltılar saçıyor..............
Eminönü;
sabırsızlandı birden...................
Tahtakale;
gözü dolu
titrek sesle
’gel vefalım’ dedi...........................
’ateşle nasıl oynanır’
’öğretiyim’dedi
İstanbul..................................
04/01/2011
gordion
5.0
100% (5)