7
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1742
Okunma

Tedirgin öpüşmelerin,
Eksik cümlelerin ve de
’Başkalaşmış’ tüm canlılara inat,
Sevdaların başıboş serseriler gibi dolaştığı,
Uzak şehirlerden kaçtım da sana geldim.
Aramızda inleyen şileplerin boğuk sesleri vardı.
Eski bir porselen fincanda,
Demli çayımı soğuttuktan sonra adını yazdım.
Altın mürekkep damlaması manasızdı,
Adın kadar altı şen gemi sokuldu hayallerime.
Soğuk çayımdan bir yudum daha alıp,
Vefanı yutkundum mecalsiz hayallerde.
Yalansız bir nedamet yola çıktı hece garından.
Korkmadan seni sevmeyi öğrendikçe yüreğim;
Her saniye daha da aşık oldu,ah mine’l aşk tadında.
Yandıkça,tadına banmaktan zevk aldı sevgim.
Uykunu kaçırtan bir çığlık olmanın tedirginliğinde,
Yapım eklerini çekip çekiştiren lahana kokusunda,
Kuruyan ellerine bir buse bırakmaya geldim.
Sokak sokak dolaştım;
Adını,içimde ki amazonlarda bir kano amortisinde,
Aylarca sabırla kıyıyı görmesi için yüzdürüp,
Gül yüzünde,aşk rençberin oldum.
Sabırla;kumbaramda bir kadın biriktirdim.
Ne zaman kırılıp,ne zaman bana gözükür bilmem ama;
Ben tüm sevgimle yine sana geldim.
Gülücüklerini saçtırmak için;
Gülbebeğim…
5.0
100% (5)