4
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
2100
Okunma

Nice Seyahat saklıdır sırda
Nasıl olmalı seyahat yirmi birinci asırda?
Siz,
Seyahatinizi nasıl alırdınız
Nereye gitmek isterdiniz
Arzın merkezine mi göklere mi?
Kanatlarınız yok diyelim ya atınız…
Üstelik feza çağındasınız satınız dünyayı bir pula
Olmayın kula kul
Gurebaya açık kalsın kapınız.
Atınız pusatınız yoksa işiniz zor değil
Yirmi birinci asırda hızlı tren ve uçakla seyahat
Heyhat!
Kuş kanatlı acılar mı var yüreğinizde?
Dervişler, üzülmesinler
Ne çarığa ne asaya gerek var,
Yayan yapıldak yürünecek yol değil yollar
Petrol içerlerle petroliçeler iç içeler
Kan içerler birlikte
Yürürlükte poliçeler…
Gönlünüze kanat takınız
Dağa ovaya ve dahi denize göz ata ata,
Evliya Çelebi’nin ruhunu incitmeden
Etmeden doğaya vefasızlık
Devam seyahata.
Vasat zamanların vasıtaları yok artık
Gök pahasına otomobiller.
Birbirine karışan dil.
En sefil zamanlar ışıl ışıl.
Güvercin uçuşu yerlere
Hicretin kaçıncı yılı ulaşırız
Bir uyku bastırır gündüzün
Geceyi arar dünya
Kabe Mekke’de bekler Resul Medine’de
Zemzemin dudakları ıslak
Gözleri nemli bakar yollara
Kendinden emin bir telaş Safa Merve arasında.
Gülün yarasında hasret gamzeleri
Hacer ül esved hasret geldiği yere
Başı dönmez mi ki Kabe’nin döner durur vire.
Erecek miyiz makam-ı İbrahim’e tükenmeden nefesimiz.
Nefsimiz bizden bir adım geride dururken ihram içinde.
Hurma dallarında serinleyen gece
İmece mevsiminde vefa paylaşırken
Işırken gün Medine’de
Cenneül bâki açar mı bağrını
Çöl dudaklı periler susuz günlerde söz orucu tutarken
Parmaklarından zemzem dökülen
Gül kokulu gel der mi bize?
Kisralar diyarına mı sefer eyleriz
Günah gemileriyle
Zalimlerle güler, eğlenir miyiz sefihlerle
Sehiv secdeleri ilaç olur mu yanlışımıza
Durur muyuz batılın karşısında omuz omuza.
Bir türkü duyar mıyız?
“Mızıka sesini düğün mü sandın/
Al yeşil bayrağı gelin mi sandın/
Yemene gideni gelir mi sandın.”diye
Hediye eder miyiz en sevdiklerimizi
Kaçar mıyız yoksa infak denince
Leyleklere imrenir miyiz
Gitmek ister miyiz gittikleri yere.
Günlerce gecelerce yol alır mıyız
Yollarda kalır mıyız
Ermek için menzile.
Hayıflanır mıyız sevinir miyiz
"Leyleği havada" leylağı dalda görmedik diye.
Şefaat için mi çıkarız seyahata
Seyahat için şefaatı feda mı ederiz
Ata kanata kainata Yed-i Emin ararken akşam mı olur
Resulün mihmandarına mı varırız Eyüp semtine.
Medine’nin kokusu vardır yâre yâr olan yardır hasretten cihan dardır
Yârden gayrı ağyardır mı deriz.
Gün olur cihandan biz de gideriz kesilir nefesimiz, biletimiz
Niyetimiz seyahat-ı hakikî ümit ederiz
"Ben kulumun zannındaki gibiyim." diyenden, rahmet
Habibinden şefaat dileriz ilham ederse gecenin ve gündüzün sahibi
Sevdiklerini severiz, yerdiklerini yereriz.
Bu cihanda ne han ne hamam,
Sevgililer sevgilisinin sevgisi yüreğimizdeyse her şey tamam.
Ey Hak! İklimine getirecek rüzgâr dileriz
Kırılsın Lât ve Menat’ın kolları
Kapansın duzahın yolları
Dağılsın tamu karanlığı nurlansın güzergâh
Günah dizgine vurulsun, denizler durulsun uğramasın ah semtimize
İstediğimiz vize verilsin bize
Hüsnü zannımız hüsnü an
Hicretimiz mübarek/ gözümüz aydın/ akıbetimiz hayrolsun...
Deni dünyadan seyahatimiz berzaha berzahtan uçmağa olsun
Son bulsun hüznümüz,
Şahadetle noktalansın ömrümüz
Sahibi Hakikiye ve sevdiklerine sonsuz selam ile
Gönlümüz gelsin dile...
Ankara, 15.12.2010 İ.K
5.0
100% (2)