7
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1326
Okunma

aidiyet travmasıdır, ayrılık
dili sürçen geniş zamanlı bir yakarı
unutmak uzun zaman alır halbuki
oysa dar açılıdır bacakları...
suskun bir aşınma kalır geriye
kabuğunda ölmüş bir deniz canlısı!
tuzu değişirken damarlarındaki kırmızıyla
sarmalanmış bir kadın sancısı...
ne ucuza imha olur
ne de atabilirsin kolayca acısını...
tutarsız bir melodram öykünür durur
alacağını isteyen ahmak kandırılışlar
doymamış aşk oranı kazan kaldırır
söver durur boyuna o geç(eme)mişe
işte;
huzursuz karanlıklara gece denir
o afili beraberliğin en küçük üveyine
yama altından yâr sızdırır üşütür, azdırır
aşktır
acıdır
acıtır
soy ağacı Nemrut’a dayanır
en çok da hasret ağacıdır
tüm dertlerin hem sebebi hem ilacı
dalı kolu yitik yenlere dürülmüş parmaklarda
aralık perdeden sızan temmuz harcı...
kaç şarkı vardır
özürlü kelimelerin tazyiğine bulanmış
ne olur, gel gitme makamlı
inanırım belki, çocuklar gibi hem de
kelimelerdeki çekici kuvvete
anlarım hatta
ki; hiç bir şair yalnız kalmasa...
çare değil, öğrendim artık
ç/ağrılı harflere tutunmak
teyellemek genzine, mehtabın çerağını
ters düz olmuş vediaları yutkunmak
giden yangınını götürmüyor yanında nedense!
ve yoruldum artık
kendini her kötü hissettiğinde, hırsını aldığın
devamlı iltihap kusan bir sivilce olmaktan
inadına sevda çanlarım olmayacak artık sevgilim
ve biliyorum
mekanik değil hiçbir duygu, elbet acıtacak...
bekleme biricik
ne dilim ne de yüreğim, artık çağırmayacak...
ToprağınSesi
.
5.0
100% (7)