2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
753
Okunma
ödünsüz bir yasanın acımasız elleri
ömrümün çorabını söküyor iplik ıplik.
gözlerimi boğarken anıların külleri
ayrılık acısını duyuyorum, ah gençlik.
seninle tanışmamı dün gibi biliyorum,
bir kız olup çıkmıştın huzuruma rüyada.
ne o gün ’geldim’ dedin, ne şimdi ’gidiyorum’,
sen de mi bir yalandın bu yalancı dünyada?
yalan ol, görüntü ol, ne olursan ol ama,
noktalama aşk denen bu tatlı serüveni;
genç kalmanın sırrını fısılda kulağıma,
duygular kazanında kaynatıp erit beni.
kır bütün aynaları, yok et şeffaf her şeyi,
gölleri, havuzları sil süpür birer birer;
yansıtıp dilim dilim kırışan bu çehreyi
bana çirkin bir güzden haber getirmesinler.
dizlerine kapanmış, tutmuşum ellerini,
içimde çığlık atan duygulara kulak as;
bu çığlık gün geçtikçe daha genç, daha yeni,
bu çığlık alev alev sevda, özlem, ihtiras…
gökkuşağı kuşanmış el eden düşlerim var,
sır yumağı kalbimle ruhum esin anteni;
cehenneme takvimler, arkamda kalan yıllar,
n’olursun gitme gençlik, gençlik bırakma beni.
5.0
100% (1)