5
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1354
Okunma

ruh yaşarken vücut nasıl ölmezse
testi kırılmadan su dökülür mü?
bir baston;
kendi bilmese de
dayandığı bir el olmadan yürür mü?
bir araba lastiği
kucakladığı canın nefesini
kendini feda etmeden söndürür mü?
sitem dolu bedeninin inci gözleri;
güneşe bakarken ardındakileri görür mü?
nefesim...
/uçurtmalarına bağla tüm öznelerini gezinsin
gizlim saklım yok en ehemmiyetli ve tek öznem sensin
tüm niyetlerimi yüklem/işim uçurmuşum sevdana
aciz şiirlerimin bumerang dizelerisin!/
demirden leblebi olsa da sözlerin
sevdaya verilen emek paye beklemez
çam sakızı bile çoktur çobana
elindeki asa sevdasına döner mi hiç?
sakızına bile değmişse bir kere dili
gönül ağacına söğer mi hiç?
sevda ateşten bir gömlektir madem!
o ateşi gönüllü giyen ben yandım der mi hiç?
var sen bildiğin gibi salla yine okunu
soluduğun her şehirde kollarım seni
sevenin koca bir kayadır yüreği
bastığı dağların nefesine koymuşsa ’’ciğerini’’
ne bir şaki fırtınaya bırakır can’ını
ne de dinler can’ının dağ gibi sitemlerini
yansa da ciğeri
bilir ki; yüreği diğer yarısıdır ve daha uludur
zaten;
’rüzgâr ne kadar sert eserse essin
kayadan alacağı sadece tozudur!’
.................................................................
kalabalık dünyalara sevda türküsüdür sözüm
alık söyler
balık dinler
hâlik anlar sadece önsözün
bilsen ne bilmesen ne!
zaten sevmek dediğin;
kazanmasız bir kumar
bir oyundur...
dipçiği kırılsa da!
bir delikli demir
nasıl olur da kendini vurur!
ToprağınSesi
5.0
100% (6)