10
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1579
Okunma

seni tanımadan önce
keşke
zar tutmasını öğrenseydim cilvelerine
kumara illalasaydım seni
bilebilseydim hilelerini aşkın mesela
yahut hiç tanımasaydım
hiç kurulmasaydı yelkovan telaşlarım
ya da tümden sevmeseydim seni
azar azar mesela..!
tükettim kendimi de
ne bölüştürebildim kendimle
ne vazgeçebildim
ya kıskanmasaydım bu kadar
alnıma sorgusuz yazılmasaydın ya da
evet ,sen
sen
beyaz gamzeli kara bela..!
horoz ibiğinden sapanlarım vardı
avuçlarımdan su içen kuşlarım
dümbelek çalardım karnımda
hiç ağlamazdım mesela
evet
memeyi geç bırakmıştım bu doğru
ama
çökertmeden bile geçmeden daha
bu kadar çok erken tanımasaydım seni mesela..!
kan kırmızı yanaklarım vardı
güneşi delen bakışlarım...
tespihten önce düştün elime mesela
dik dururdum o zamanlar
uçan tekmeler savururdum
hayatın karın boşluğuna..!
sevgili...diye başlardım günlerime
beni hiç terketmeyen köpeğimle bölüşürdüm mesela
bir topaçın fırıldağı kadar hürdüm
sevgilim’le adın bir düştü günlüğüme
işte o zamandan beri
s o l d a n s a ğ a dönemedim bir daha..!
Vakfe’ye varamadan dönmüş bir yolcuyum şimdi
ama
ne Tanrı’ya şikayet hakkım var
ne bir ödül beklentim şeytandan
hâlâ beklentisiz beklentilerde obalar göçüm
anasonlu kafalarla çiziyorum artık seni
tütün sarısı resimlerden soluyorum
ve hâlâ
zaman tünelinde geri dönüşümsüz bir ölüyüm ..!
şimdi
kahırla hüzün kırması yağmurlarım
heybemdesin hâlâ
tüm kırık döküklerimle beraber azığım
gündüz gece oranım hâlâ dörtte bir
sana giden gemilerde aşeriyorum
hâlâ hep sana bir kala devrilen gemilerden haykırıyorum
ve hâlâ
bir tek sana
gagasından kan damlayan şiirler yazıyorum..!
ToprağınSesi
5.0
100% (5)