3
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
891
Okunma
Koşarken hayatın etabını
Hiçbir şeyden haberimiz olmamış
Erken ikindilerde, elma şekeri tutuşturulmuş ellerimize
Üstlerine konan her irinli apsede
Tesettüre uygun hikâyeler anlatılmış
Her derde deva bir dayı belirmiş arkalarında
Yapışıp kalmış karanlığın diğer yüzende
Tutunmuş kalmış omurgalarımıza kirli parmakları
Yedi yılda bir bal sürülmüş ağızlara, pazarları
Ve deve güreşine tutuşulmuş, arenalarda
Biz körler seyre dalmışız
Arada bir ihtilal’e çıkmış ATATÜRK’ÜN çocukları
Ama çıplak kalmış sırtları
Dişlerin kemiğe dayandığı yerde
Sürgün yemiş birkaç cesur yürek
Ya da sallandırılmışlar bir ipte, salıncak diye
Her şeyimizi yitirdik mi yoksa?
Lüzumundan fazla mı uyutulmuşuz?
Hep kapalı mı kalacak gözlerimiz?
O zaman ne bekliyoruz ki hala?
Topluca gidelim yedi uyuyanlar mağarasına, Tarsus’a
Milletçe uyuşturulmuşsa aklımız
Hindu’lardan ne farkımız kalmış?
Öldük mü yoksa hiç dirilmeyecek mi cesetlerimiz?
Ağacın ölümüyle tahta oluyorsa,
Taşın parçalanmasından kum
İnsan ölünce toprak olur biliyoruz
Ya da Hitlerin elinde sabun
Yeniden doğmak istesek, başak olur muyuz?
Birleştirsek tüm zıt kutupları
Özlemin çılgın yumruğu deler mi karanlığı?
Yine sabah olur mu geceden sonra?
Ve gökyüzünde bembeyaz bir güvercin,
Uçurabilir miyiz?