33
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
2686
Okunma

İsimsiz mavilerin kanadı kırılmış.
Henüz dehlizlerde ölü kelebeklerle dansı bitmedi.
Gebeyken gömüldü ayrılık hercai sırlara
İmkansız bir haykırışla örselenmiş işte eşgalin
Gölgesiz yaraların kabuğuna basa basa
Karanlığın içinde gözyaşları yalın ayak bir ezgiye benzer.
Gözlerime bir tutam tufan düşüyor yine.
Alacakaranlık tuvalinde
Gökyüzüne doğru bakınca anladım yetimim ki ben.
Kalabalık basamağındayım derin acılarımın
Ama ecel gelse yine kaçmam.
Kaçmam! O puslu ateşlerde bağlandığım
Lâl rengi kelepçelerden.
Bir helâllik varsın zincire vurulsun.
Şimdi topla! Mahşeri unutmuş aşkını
İdam edilmeden kırmızı güllerim
Suçlarım nasılsa sorgusuz sualsiz namlularda susar.
Duyuyor musun?
Vakti çoktan geçmiş çetrefilli ütopyaların içinde
Bükükse boynumuz hep eksik hep yarımsa
Kör alevlerde geçmez ki bu sızılar.
Zehirli hançerin hâlâ sırtımdayken
Dön! Desem çığ olup dön !Kelimelerim sensiz ürpertili
Dön! Masallar arasında kaybolup gitmeden kendi kendime işte..
Ah! Diyebilsem kuytu bir ekim gecesine .
Dört ikliminde öldüm.
Öldüm be
Öldü kıyamadığın saramadığın...
Ama eşikleri solumuş günahların
Ama kanadı parmaklıklar arasında serçeleri saklı çocukluğum
Ama sensizliğimle bir intiharı seviştirmeyi öğrendim.
Kurduğum düşlerimi kaç nakarat çatlamış dudaklarımda ezberledim?
Gamlı rüzgârların zindanında
Kızıl kefenler bilir ölümlerin geldiğini güzlere.
Seherlerimde cam kırıklarını toplarken keşkelere
Kimse bilmez nasılsa
Hüküm sürsün genzimde ona dokunan ellerin kokusu
Bir ıslık çal şaire hadi!Azrail
Yeni yeşeren bir ölüm fısılda!
Sadece cehennemimde gece nöbetlerimi özleyeceğim.
YASEMİN CANAN...
5.0
100% (24)