15
Yorum
4
Beğeni
4,9
Puan
2322
Okunma

Bilir misiniz
Bir akşamüstü şiirinin
Pencerenin ardından geceye seslenişini…
Sevgilinin gözlerindeki sır,
Yağmurun başlangıcındaki
Aşk kokusu kadar büyülü…
Tenini silemez teninden
Tütsü kokulu odalar,
Hasret üşür.
Göğsüne sıkışır mutluluk kelimeleri
Nefes alamaz
Yorulmaz senaryolar gizlice gülümser
En bakir hayallerden.
Karanlıklara kapatır gözlerini,
Yağmurları öpmeye başlar.
Aldırmaz
Dudaklarındaki hüzün kırıklarına.
Kaç ateşböceği konar yitik uykulara.
Sahibini kaybetmiş düşler
Bir günahın gecesin de can bulur.
Yeminler döner yarı yoldan
Kendine sürgün kelimelerle.
Ardına bakmaz ölüm uykusu.
Alnında kızıllaşır güneş
Son nefes gibi.
Günaha doğmanın bedelini aşk öder.
Artık, boynumuza geçmek isteyen
Urgandır sevda.
Tutuşur eller iki rengin arasında.
Tetik çekilir,
Vurulur gökkuşağı.
Ağır yaralıdır öykü zamansız yağmurlarda,
Saçak altlarında yaşamın kanat çırpışlarını bekler.
Hiçbir söz yetmez
Bu yarayı sarmaya,
En sevdalı güneş bile
Dallarında donar gitmelerin.
Çelikten bir rüzgar eser yüzünde
Şehir ağlar,
Ayrılık ihanet eder ölüme..
Başka adı yok bunun,
Bitmeyen bir yolculuk başlar
Mekânsız yazgıların içinde.
Şefkat dudaklarının arasından öper delice susmaları,
Çırılçıplak dans eder ilk bakışlar.
Duru bir rüzgâr eser kendi masalında
Yasaklar yırtılır, uyanır sarhoş umutlar,
Sıkıca tutunur yatağına ten kokusu
Usulca demlenir aşk
Dizleri titrer akşamüstü şiirinin
O yasaklı dokunuşlar arasında
Üşümesi geçer öpüşmelerin,
Başka adı yok
Zamana tutsak bu sevişmelerin.
5.0
91% (10)
4.0
9% (1)