Ödünç alınan son kuruşla ödenen ilk kuruş arasında tabii muazzam bir fark vardır. goethe
Utopia
Utopia

Kaçak / On Dokuz-Seksen Beş

Yorum

Kaçak / On Dokuz-Seksen Beş

( 3 kişi )

2

Yorum

1

Beğeni

5,0

Puan

1900

Okunma

Kaçak / On Dokuz-Seksen Beş

Her şiir hikâyesini kendi dizelerinde taşır. Ya da taşımalıdır...

sıkı sıkı edilen bir yemin kadar yalan
gümüşi parıltıları dilde yankının ardı
kaçıyorum…

söğüt on dokuz-seksen beş / söğüt on dokuz-seksen beş
evet benim-buyurun-dinliyorum merkez
biliyorum-evet-tanırım kaçağı
biliyorum-evet-büyüdüm artık
/ bırakmalıyım bu şakaları
ama içimde dört nala ilerleyen maskeli atlıların çılgınlığı…
tamam-bırakıyorum laf ebeliği yapmayı
tabii-sorun bana
bilirim en karanlıkları
evet-sorun bana
bendim tabii
/ çıkaran çakısıyla hani
/ o fevkalade yangınları
sus-pus oldu önce kentler
sonra sırasıyla sarı-turuncu ve kırmızı
/ yalazlar yaladı yüzümüzü
iyi dinleyin lütfen
bakın bu ince sızılar
bakın bu günahlar
bakın bu yalanlar
evet-tüm bunlar
/ yarım bırakır insanı
yani bir gemi için neyse pruvası
/ ya da dünya için ekvator çizgisi
olmadı bir kelebek için kozası
işte o olmayan şeydir
/ insan için hayatın başlangıç noktası
başlangıçlarıma bölünüyorum
söğütten merkeze-söğütten merkeze
inançlarıma saldırılmamalı
pardon efendim-tabii-evet-anlaşıldı
tadında bırakmalı
ama siz gene de sorun bana
bilirim en koyuları
sorun bana
bendim o harami
/ kesen çakmağıyla hani
/ bütün şehirlerarası yolları
önce sus-pus oldu yolcular
sonra kırmızı üzerine kırmızı
/ ve gene kırmızı kanlar yıkadı yüzümüzü
ben söğüt on dokuz-seksen beş
evet efendim-tanırdım kaçağı
başlangıçlarına bölünürken görülmüştü en son
yani neresiyse hayatın başlangıcı
/ zanlıyı işte orada aramalı…
evet-tanırdım-bir tuhaf zaman
eşkaller bir daha asla o an olduğu kadar fiyakalı olmayacak
-telefonlar bir daha asla o gün çaldığı gibi (heyecanlı ve sabırsız)
/ çalmayacaktı
(gene de olay görgü tanıklarına da sorulmalı
bugünlerde zanlılara inanmak oldukça zorlaştı)
evet efendim-dediğim gibi-tanırdım kaçağı
bir karmaşık andı
dilde gümüşi parıltılardı yankının ardı
bilinen her şey sıkı sıkı edilen bir yemin kadar yalan
-bilinen her şey bilinmeyen bir tehlike kadar muğlaktı
durduğu için hayal gücü
/ düş kurmak yasak…
(ben söğüt on dokuz-seksen beş / ben söğüt on dokuz-seksen beş
dinleyin-tekrarlıyorum merkez)
evet-durduğu için muhayyile
/ düş kurmak yasak
-mutluluk ıraktı
alt edilmesi gereken hasımlar vardı
yangın henüz tüm ülkeye sıçramamış
-henüz tüm yollar tutulmamıştı
azılı bir harami ve kundakçıydım ben
dinleyin-tanırdım kaçağı
zaman fazlasıyla saçmaydı
yeryüzü atomlarına ayrılır
-gökyüzü hüzün kusardı
dinleyin-bir vakitsiz zaman
kâh harami olur yolları keser
/ kâh kundakçı olur kentleri yakardım
telsizlerinize dadanan parazitleri ayıklardınız siz
/ koynunuzda yakayı ele verme telaşı
ben kaçardım
her soruşturmada geçerdi adım
/ cebimde kayıp çakım ve çakmağım
iyi misiniz diye sorar
-haklısınız der susardım
benim merkez / söğüt on dokuz-seksen beş
hani meşhur harami ve kundakçı
evet-itiraf ediyorum-yazın
göğsümde bahar yorgunu kuşlardı ince sızım
ve bir avuç yaşam yankısıydı
/ kaçayım derken on ikiden ıskaladığım
evet-yazın
ne haramilikten ne kundakçılıktan
süslü cümleler kuramamaktandı
/ onlarca kez zan altına alınışım
sorun bana
tanırdım elbet kaçağı
karnında ilk işinden kalma zehirli bir sızı
/ sırtında haramilikten hatıra çifte kurşun yarası
sorun bana
elbette bilirdim kaçağı
müthiş provokatör
absürt Mesih-yalancı peygamber
iki numaralı kelle avcısı
şuncacık kalmıştı yok etmesine yaşamınızı
yaman vuracaktı
/ durdurmasaydı dikenli parmaklarını
/ gün yüzlü bir anne hatırası
evet-sorun bana
tanırdım kaçağı
ben müthiş harami-azılı kundakçı
siz telsizlerinde parazitleriyle
/ elleri kirli ecinni tayfası
şuncacık kalmıştı yok etmeme yaşamınızı
evet-sorun bana
bir ilkel zaman
yıl on dokuz-seksen beş
tüm yollar kapalı
telefonlar heyecanlı-sabırsız
eşkaller hiç olmadığı kadar fiyakalı
kalplerde derin bir pişmanlık
caddelerde huzursuz kalabalıklar
gök bilince kapalı
yeryüzünde seyyar satıcıların bütünlükten uzak sakat aşkları
evet merkez-ben on dokuz-seksen beş
dinleyin-bir eksik zamandı-tuhaftı
çocuklar yaramaz-kadınlar çıplaktı
siyah gözlüklü iri-yarı adamlarla kaplı bir sahnede
dibine kadar siyaha gömülü -evet şık ama göbekli- tek tip beyler içinde
(bıyıklar kısa-saçlar yağlı)
/ görür gibi olmuştum kaçağı
(evet-ölüm vardı gözlerinde
gözlerimde gümüş rengi parıltılardı yankının ardı)
ben on dokuz seksen beş
evet-sorun bana
bilirim içinizdeki en saklıları
bu acılar çünkü
bu yaralar
bakın bu kaçışlar
evet-tüm bunlar
/ bütünler insanı
yani neyse bir harami için çakmağı
/ ya da yavrusu için annesi
olmadı bir kundakçı için çakısı
işte o fevkalade şeydir
/ beşer için hayatın mânâsı
merkezden söğüde-merkezden söğüde
bırak saçmalamayı
pardon merkez-anlaşıldı
ben on dokuz-seksen beş
elbette tanırdım kaçağı
müthiş provokatör
kundakçı Mesih-sahte peygamber
yolları kesip kentleri yakan hani
parazit ayıklarken telsizlerinizden
/ siz sevgili köstebekler…
yıl on dokuz-seksen beş
yollar kapalı
telefonlar heyecanlı-sabırsız
eşkaller fiyakalı
bir başka ay gökte
yeryüzünde seyyar satıcıların bir acayipleşen sevda şarkıları
dinleyin-göz gözü görmez bir zamandı-tuhaftı
diyelim ki vakitlerden yatsıydı
çocuklar haşarı-kadınlar üryandı
siyah gözlüklü iri-yarı adamlarla kaplı
/ evet-şık ama birbirinin aynı-göbekli beyler içinde bir sahnede
/ görmüştüm kaçağı
(bıyıkları kısa-saçları yağlı)
bir acayip zaman
(şuncacık kalmıştı yok etmeme yaşamınızı)
gülümsedi
çakmağı elinde parıldadı (vakitlerden yatsı)
sonra bir adam -evet göbekli ama şık-
(benzerlerinin tekrarı)
yuvarlandı yere
/ hiç olmadığı kadar ölü
şaşkın ve çığlık çığlığaydı haşarı çocuklar
çabucak giyindi üryan kadınlar
aşıp siyah gözlüklü iri-yarı adamları
/ çevrelediler ölünün etrafını
ben kaçıp saklandım
çakmağım parıldadı-söndü ve tekrar parıldadı
dinleyin merkez / ben on dokuz-seksen beş
bir karmaşık andı-tuhaftı
kendimi gördüm
ölüydüm
çevremde gözü yaşlı kadınlar ve şaşkın çocuklar vardı
unuttum bir an söğüdü
meşe oldum önce
/ ve sonra annem
/ ve sen oldum birdenbire
/ senin gözlerinle bakabilmek için ölüme…
meşeden merkeze-meşeden merkeze
siz parazit peşindeki sevgili köstebekçikler
susturun korkularınızı
ben meşe on dokuz-seksen beş
yazın lütfen-son arzumdur bu
hani birleştiğinde ellerimiz
hani varla yok arasıyken bedenlerimiz
hani mimli bir kahverengilik varken gözlerinde
hani öfkesini her kustuğunda yüzüme
hani her öptüğümde onu ölesiye
hani her hapsettiğinde beni mimli bir kahverengiye
hani geçtiğinde isimlerimiz küflü telsizlerinizde
bilsin isterdim
/ onu ne çok sevdiğimi
ve bil isterdim
/ ne çok yandığını gözlerimin
/ seni her düşlediğimde…

evet merkez
ben meşe on dokuz-seksen beş
azılı harami hani
müthiş kundakçı
/ tanırsınız…

evet merkez
ben on dokuz-seksen beş
düşlüyoruz şimdi
/ son kez…

Ağustos Yirmi On – Ekim Beş / Ağrı-Ankara

Paylaş:
1 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (3)

5.0

100% (3)

Kaçak / on dokuz-seksen beş Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Kaçak / on dokuz-seksen beş şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Kaçak / On Dokuz-Seksen Beş şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
lacivertiğnedenlik
lacivertiğnedenlik, @lacivertignedenlik
18.8.2010 01:23:33
5 puan verdi
nasılda büyüyoruz ve büyürken terminatör gibi yok ediyoruz önümüze çıkan şeyleri .

sevgiler
Angie
Angie, @semaenci
12.8.2010 01:13:27
5 puan verdi

Soluksuzdu...

Nefes almadan okuyacak kadar sürükleyici. Ve kesinlikle sahnelenecek kadar canlıydı. Okudum mu izledim mi yaşadım mı bilmiyorum. Çok etkilendm çok..


Ve nihayet demiştim şiiri görünce. Çok bekletmeyiniz sevgili Utopia...


angie tarafından 8/12/2010 1:14:39 AM zamanında düzenlenmiştir.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL