5
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1131
Okunma
Gün Bir-İki:
-ilk-
ilk hece / ilk kelime / ilk dize / ve…
-gömülüyüm
/ yüzünün tam ortasına…
-dünden önce-
7
yani hani nasıl çatallaşırsa sesin
bir yumru oturursa boğazına
yani hani nasıl güçleşirse nefes alışın
nabzın hızlanırsa
işte öyle çokça çokça
ve biraz biraz az-biraz çokça
bir adam gömülüdür
yüzünün tam ortasına…
-yaklaşınca dünden önce düne-
6
hani nasıl gülerse gözlerinin içi
nasıl pembeleşirse tenin
hani nasıl aralanırsa dudakların
kalbin küt küt çarparsa
işte öyle biraz biraz çokça
ve çokça çokça pek-çokça
gömülmüştür bir adam diri diri
yüzünün tam ortasına
zaman zamandan öte
zaman zamandan önce…
-ve sonra gelince dün dünden önce-
5
gömülürsün vazgeçişin eşiğine gelince
yitirir neşesini içindeki hokkabaz
hesap sormaya başlar bir bir
/ bütün bu yenilgiler-yanılgılar-zaaflar
bütün bu yılgılar
bu kaçışlar
bu yoksunluk
bütün bu amaçsızlık
bu anlamsızlık
ve yitirdiklerin
ve geri kalanın
ve yitirmeye devam edeceklerin…
Gün Üç-Dört:
-sunuş-
bir anlamın
(kısa metrajlı/kısa mesafeli/kendine özgü)
dirilişi yeniden yeni temsillerde
ya da dağılıp paramparça yayılışı bir aşkın
uzun/kirli ve bozuk yollarda…
-bir serap belki
/ belki bir vaha…
-dün ve herhangi bir gün arasında
herhangi bir nokta-
4
bir çift gözü kapardın uzanıp
ancak boşluğu dolduracak kadar
/ bir boşlukta
ancak sesinle dolacak
/ bir çığlıkta
ancak seninle son bulacak
/ bir son buluşta
ince-uzun-sen ve hüzün kokan
/ öyle uzak-öyle narin-öyle merhametli
ve hünerli ve ölgün parmaklarınla
çokça ölü çokça az-biraz çokça
gömülünce bir adam umarsız
/ yüzünün tam ortasına…
-noktadan çıkan
dün ve gün-
3
bir adam kalırdı her şeye rağmen
hani sen susup da o ölünce
saklı bakışları kalırdı ardında
buruşuk bir çocuk yüzüyle gülümseyerek
hani hiç istemediğin ama çok sevdiğin
hani çok iyi bildiğin ama direttiğin
kalbindeki sonsuz uçuruma ittiğin
/ ya da buyur ettiğin
(bazen sızdırarak azar azar
bazen çağıldamasına izin vererek
kazara belki
belki isteyerek)
ama gizlediğin
gene de yeşerttiğin
(nefret ederek bazen
bazense çok severek
‘üzülerek belki
belki üzerek’)
çok sesli-yok yüzlü bir adamın
sessiz gülümseyişine güvenerek
aldanarak ya da
çokça çokça ama pek-çokça
bir gömütten bir gömüde sürükleyerek peşi sıra
bir derece ya da itibar farkıyla
yalınkat-yeknesak-ağır çekim hareketlerle
öl deyince ölen
susunca giden
ama dönüp dolaşıp gene yüzünde huzura eren
hiç yüzlü-yok bir adamın kör-sağır sevgisiyle
sarılmak isterdi bir ilk dize süresince
gömülmeden
/ biraz biraz az-biraz önce…
Gün Beş-Altı:
-düğüm ve serim-
kapanınca perde
ismini hecelerdim
bir bizim bildiğimiz bir dilin
kapalı/suskun/sözcüksüz ürkekliğiyle…
-tümce üstü bir serüvendi sanki
/ sanki hiç bitmeyecekti…
-dünden sonra
bugünden önce-
2
çoktan uzaklaşmış olurdun
çok sanrılı-hiç bilinmeyenli denklemlerin
/ çocuksu çözümsüzlüğüyle bir başına
/ bir adam kalırdı ardında
yeşili tuhaf-sancısı koyu
özü birkaç ayrık bitkinin özsuyu
gülümserdi ölüme
bir taklitten bir taklide koşan
hacimsiz-renksiz-kütlesiz
/ imgesiz-imsiz-işaretsiz
kâh bir çocuğun saç örgüsünde
kâh bir çınarın köklerinde
gölgelerin oynaştığı bir akşamüstü
rastladıkça kendine
/ unutuveren
hep kırılan ama hiç vazgeçmeyen
bir adam hiç-sözlü
öldükçe çokça çokça az-biraz çokça
gömülen
/ yüzünün gökkuşağı rüyasına…
Gün Yedi:
-son-
kılı kırk yardığında her
ürktükçe yabanıl
-gülümser
(yılankavi/korkusuz/paramparça)
yani en sonunda
sona varınca
çokça çokça biraz çokça
tükenir sözcükler
-bir veda buğusu hep
/ hep bir rüya…
-gün bugün dün-
1
dilinde bir adamın
senden kalma bir suskunluk
yoğun/katı/koyu/yosun tutmuş
şapkadan hüzün çıkardıkça
her sancıdan pay ayırıp
tütsüleyerek tenini
/ ağır-aksak bir ritimle
bilinmeyenin kıyısına vuran
bir yaralı kalyon
/ top gülleriyle delik-deşik
bir balina ya da
/ sırtında zıpkınıyla
sığınır
(yüzünde yarına ait bir anne nidası
gözlerinde bir milyon bin yıllık şefkat)
bir kez daha gülümser ölüme
gömülmek için bir kez daha
çokça çokça biraz çokça
/ yüzünün dipsiz-paslı-ölümcül aydınlığına…
son kez
/ merhaba…
Haziran-Temmuz 2010 / Ankara-Ağrı
5.0
100% (2)