53
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
4785
Okunma


BENİ ÇOĞUL ÖLDÜRME
git
varlığın canımı yakıyor
bir yalanı yaşamak sende
bu yabancı akşamlara inat
uyku dalar gözlerime
gece pelerinini bürünür
anlatılmaz bir kalp sıkışması
çocukluğumdan bir an çalıp hatıralarımı
getirdim sana
artık
başımı okşama
susmak için keseceğim dilimi
başka bir yerimi daha
bakir kalsın yüreğin
kısırkalsın bu dünya
seni sevmeyi bırak
artık dayanamıyorum
kaldıramıyorum bu evrenin ağırlığını
kendimden bile nefret ediyorum
sana gerek yok
ben kendimi ölüme
ölümüne terk ediyorum
Hasreti isa
.............................içimde boğ/ulan denizde
ay yorgun
artık biz taşıyacağız geceyi
Hasreti İsa
yanlış uzanmış bir güvertede
şehir arka planda kalıyor
güneş sürtünüyor gözlerime
bir an seninle
yan yana geliyor gölgemiz
kanun hükmünde bir kurşun sallıyor geceyi
korkuyor kuşlar
asık suratlı bir adam
kasıklarına vuruyor kadının
açıkta kalıyor yaraları
bir kızın hatıra defterinden
ihanet sızıyor sulara
gitmeyi oyalıyor ellerin
bir buluta saplanıyor
şaraba sapıyor dudakların
düş kırıcılar geçiyor önünden
gurbetten kurtulmak için tünel kazıyor birileri
beni bu dünyaya getiren annem olmamalıydı biliyorum
ömrüm aynı virajda buluşmamalıydı babamla
maviden başka hangi renk yakın durur ki bana
gidip korkularımı sulayacağım şimdi
bir rüzgar süzülecek ciğerlerime
ayaküstü mabedime uğruyorum
arapça dualar ediyorum anlayacağın
çocuklar küfrediyor masalıma
avuçlarımda bağışlanan bir gün gülümsemesi
tam da suskunluğumu büyütme vaktiydi
gittikçe zamanı öldüren bir katile benziyorum
bırak savunmasız kalsın okşadığın bağrım
bir şehir göçüyor aşk mevsiminden
tam da her şey yoluna girecekken
şimdi mezarlıktan yürüyüşe geçiyor ölüler
diz boyu günahlar kaplıyor yolları
mahşer dedikleri ateşin vücutta yer bulması
hangi söz diziminde yan yana geliyoruz
bilmek istiyorum
bir yel uzanır pencereden saçların dağınık kalır
yüzümde öpülmedik bir yer kaldığında
mekan kur orada
kıyısından bir nehir geçsin mesela
binlerce kırlangıç resimler çizsin havada
karanlıkta bir tetikçi nişan alsın ayrılığa
bulutlara yenik düşüyor kirpiklerin
sen gözlerime sokul ısınmak için
bilirim
saçak altında aman dinlemez bir yürek taşırsın
seninle aynı dilin üstünde yürürüz
sabah yırtar perdelerini günün
kuytu bir köşede düşe dalarsın
aynı kabukta soyulur yaralarımız
gökyüzüne el yazması bir şiir yazarsın
dilin tapınağa dönüşür
gözlerin çağlayan olur
bir beyaz sessizlik açılır sonsuzluğa
yağmur yaşayacaklarımızın sorumlusudur artık
bir kavga kucaklaşmaya dönüşür peronlarda
aşk çoğaltıyor bizi
ve işin kötüsü
sen bunu çok iyi biliyorsun
bir an seni istiyorum
boşlukta sallanan bakışlarının arasından
biliyorsun en haylaz yerin
gözlerin
bütün özlemler iki kaşın arasında şekillenir
adına aşk diyorum senli zamanların
sensizlik erken kalkan bir tren
ya da bir vapur saatinde yetişemediğim
sesine bir esmerlik düşüyor akşamüstü
aşk uslandırsın bizi diyorum
uslandırsın
ve gün rengini döküp gidiyor önümüze
kara çamur akıyor deniz
bütün kapılarda beklerken yoruluyor ayaklarımız
bize benziyor yenilgiler
kirli bir görüntüyle kucaklaşıyoruz
canımız yanıyor
dünya yanıyor alabildiğince
ve hiç kimse bunu görmüyor
göremiyor
içimdeki çocuğu hep ölümle korkuttu birileri
bu yüzden korkmuyorum dersem yalan
aç kalmamız kaçınılmazdır
analarımız yılanları emziriyor çocuklar
başucunda kırılan kalemlerin günlüğünü tutma
silah sesleri arasında sevişmeyi öğret bana
sürgün bir ömür sür namluya
yaşamın bir yerinde kaybolalım
yalanla yer değiştiriyor ömrümüz
ayrılık saklanacak sancı değil
ölüm kamp kurar
kaç ten Hiroşima’da dilsiz kalır
aşk
ancak yere düşen yağmur kadar ıslatır
gözlerine düğümler atardı gece
ciğerlerinde küflenen bir bıçakla yan yana atıyor kalbim
artık ölebilirim
tanrım
sana olan borcumu ölmekle ödüyorum
artık senden iki can alacaklıyım
İsa İnan
yirmi haziran iki bin on / git / varlığınla canımı yakıyorsun...
Şiirime ses veren, yüreğini ortaya koyan, şiire ömrünü veren güzel insan,
aşkın yeni tanrısı Deniz Hanım’a çok teşekkürler.Sesiniz aşkın kimliğidir..
5.0
100% (33)