6
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
3042
Okunma
içimde kifayetsiz garip bir duygu
yüzümde ölüm yanığı derin izler
hücre sızması cılız bir ışık gözbebeklerimde
ve ellerimde bir demet süsen çiçeği, sana geldim
ağız dolusu dualarımla, ayak ucu sohbete geldim
bağışla! alışamadım sensizliğe
şu an ne çok alıngan çocukken şımaran mülteci gamzelerim
mermer renkli acıların istilasına uğradı haylaz mimiklerim
göz çukurlarımda biriken medcezirlerle
beyhude düşler kurup duruyorum senden sonra gelen her yarına
silindi hafızamda senden önce kurduğum hakikatli düşlerim
bozguna uğradı mateminle o nazlı didelerim
o anı hiç unutmuyorum, dik duruşlu metanetli annem
gözlerini kaçırarak ürkek bakışlarımdan
başımı göğsüne basıp, korkma demişti titrek titrek
o gün var ya; öyle soğuk öyle tarumardı ortalık
ayça gecelere küstü, yıldızlar kör, gün sağır
yanıyordu bütün coğrafya içimde
ve çığlık çığlığaydı cennet çocukları
o gün kesiyordu soluğumu saç köklerimden tırnak uçlarıma inen bir sızı
çatırdayarak kopuyordu vücudumu saran kılcal damarlarım
ve o gün, yitirdi anlamını tat alma duyularım
o günden sonra, bu İstanbul var ya
zehirli bir yılan gibi dolandı ayaklarıma
ellerini aradım solgun yanaklarımda, saçlarımda nefesini sıcacık
ve kaç bahar geçtiyse vedaımızın üstünden
hep ölüm koktu burnuma, hep zulüm
oturdu kaldı gözlerime güneşi kopmuş gökyüzü
yüzüme katre katre acının evreleri
her gün farklı bir kederin elleri okşadı saçlarımı
yani anlayacağın çok zor günler geçirdim sensiz
umutlar intihara kalktı bir bir, takatsiz ellerimde
ama artık yeniyorum pervasız isyanımı yudum yudum sabrımla
dikiyorum yırtılan umudumun kırık kanatlarını
ve inan bana, dönmeyeceğini de biliyorum artık
daha bir olgunlaştım, susacak kadar ölüme
sen şimdi her zamanki gibi tebessümle dinliyorsun
ve hala küçüksün demek istiyorsun
bilsen ne çok büyüdüm, üst üste katlayarak yılları
ah karların perisi, ıssız dağım, bitmeyen sessizliğim
bak ellerimde bir demet süsen çiçeği, sana geldim
hüzün karışık sevincimle ve buruk bir kutlamayla
yüz sürüp toprağına kokun almaya geldim
ardıç gözlüm, boynu bükük fulyayım yamacında
asalet ruhumda açmamış gonca
aralayıp cennetini, yüreğinde açmaya geldim
azıcık soluklanmaya miski amber göğsünde
ne çok kimsesizlikmiş kış bakışlı yetimlik
dudaklarımı mühürleyen bir garip sensizlikmiş
kalabalıklar içinde tek başınalık
sığınaksız bakışlarla buğulu yaşamakmış
korlanır korlanır tütermiş içinde küllenen ateş / gerçekmiş
sen gittin ya…
gülmeler ürperti oldu teminde, içimi irkiltti kuş uçmaları
ellerimde haziran titremeleri
olur olmaz eğildi boynum, yere düştü loş bakışlarım
karların perisi, umudu vuran korkunç bir tufanmış gidişin
bitmeyen ezgim, dinmeyen öfkem ve susmayan çığlığım
göğsüme sıkışıp kalan uhdem
içimde derinleşen sonsuz bir boşluk
çoğalan çaresizlikmiş ufacık gözlerimde
ah karların perisi…
ölmeden on üç gün önceydi son babalar günün
henüz durmamıştı mahzun gözlerinde zaman
sönmemişti kandiller yarım kalan düşlerine
tatlı bir huzurdun içimde, henüz bırakmamıştı ellerimi varlığın
ve kopmamıştı uçurtmalara bağladığım mavi umutlarım
o günden sonraydı
ölüm dişlerini geçirirken hayallerime
yarım kaldı baba kız masalımız
yırtıldı yer gök
ve söz bitti...
sustu hayat !
19 / 06 / 2010 / N_Erol
Tüm babaların babalar günü kutlu olsun... Saygılarımla
5.0
100% (6)