7
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1863
Okunma

Tenha günün penceresinden doğarken umut ayıkla cinnetlerimi
Ve söyle bir yalnızlık türküsünde beni…
Kuş uçmayan sabahın siyahında bağlandım yılgın beyaza
Kısık sesli özlemdi nefesin ruhuma açılan
Nazlı bir duyguda düştük birbirimize susma
Dilsiz sözcükleri birleştirip yüreğine topladığım
Avuçlarında saklı denizi yüzümde kucakla
Fısıldasın aşk martı sesleriyle kulağıma
Uyansın kara kara bulutlar aydınlığa
Sakın susma
Gece belki uyanmayabilirdi Hilal’e
Bu gel-git’lerde ansızın yanmayabilirdi ışık
Tesbih çeken mavinin dalgasında olmayabilirdi nimet
Uzat saçlarımı omuzuna
Bir avcının ayağında gemim dönüşleri olan sefere sığınılacak yolcuyum
Arındır beni küskün ağaçlardan aşkın dans ettiği kente
İçim-dışım sevincini boğma özgürlüğümün
Her gün sır bıraktığım gölgeler siz uyurken
Köşelerde uğulduyor güneş
Sabrın taşına koyuyorum başımı
Ve gözüme gökyüzünü
Hüzünlü resimler ezberlerken suretimi
Koşun koşun yıldızlar
Bir çocuk hafifliğinde kayıyorum
Titreyen kalabalıklarda inleyen saatler
Zincire geçirilmiş baharların adıydı imkanları olan Mayıs
İlk defa dururken lahzana takvim beni tutmadı
Usulca düştüm ömrünün uzanan ellerine
Yorgunluğum erken geldi geç kaldığımı bile bile
Artık düşünde serseri meleğim bacakları yere inen
Bak
Ölü bir kalbin ağzıyla yıkayıp cehennemi cenneti kuruyorum
İçimdeki sessizlik kısa kısa mırıldanıyor beni
Vedasız ayaklarınla dolaş terli akşamlarımda
çık tenimin duvarlarını
Gün orta yerinden çatlasın
Ahh
Aklımdan geçen şeytanlara inat dallanıyorum toprağında
Yarın dolu yalnızlığına kabarıyor hazırlanan ufuklar
Hadi sürgün bir dil olsun ayaklarım
Ne çok anlatacakların var
Kalbin söylesin bir yalnızlık türküsünde beni
Koluna girip yürümek istediğim
Ay’lı anıları kuzeye kaçırdığımdan beri seviyorum seni
Hayatın sırtında bana çocukluğumu veren aşk
Uçurumlardan köprü kurdum kapına
Sarkıt gözyaşlarımı en derine
Ve ansızın bu şiiri sana yazdım
Güneşin vursun yüzüme
Eski bir iklimim
5.0
100% (3)