4
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1846
Okunma

o gün topraktan başımı çıkardım
bulutların maviliğini
güneşin sarısını kucakladım
ömrümün ilk esintisine sarıldım
tek yaprağım ve ince gövdem sallandı
beni üşütmeyen bir serinlik vardı
toprakta sıcaktı
üzerimden kuşlar geçti
ardından bakakaldım
güneş sırtımı yakmaya başladı
yaprağım ısınıyor
yavaş yavaş
başlıyor yaşam
henüz nerede olduğumu bilmiyorum
herşey yeni ve güzel
etrafımda fazla yeşillik yok
burası bir orman değil
üzerimden ceylanlar sıçramadı
yanıma sincaplarda yanaşmadı
akan bir dere duymuyorum
galiba yanlış yerde bulunuyorum
olsun
buradayım ve yaşıyorum
göreceklerim var biliyorum
köklerimi salıp
yapraklarımı geriyorum
titremeye başladım
köklerim sallanıyor
asfalt yolun üzerinden bana doğru geliyordu
kocaman bir gölge
homurdanaraktan
yolları yıkayan bir arazöz
yanımdan geçerken beni bir güzel ısladı
tepemden akıp köküme varan su damlaları
beni son mahmurluğumdan uyandırdı
uyandım
ben bir kaldırım çiçeğiyim
bir heykelin ayakucunda dikilmekteyim
bulunduğum yerden herşeyi ve herkesi görebilmekteyim
önümden insanlar geçiyor
bazıları duruyor ve birşeyler mırıldanıyor
bazıları selam veriyor
bir keresinde bir kadın ağladı başucumda
bir keresinde de bir çocuk
tuzlu su damlaları düştü yaprağıma
ılık ılık
çok korktum
yapraklarım sarardı günlerce
alıştım artık insanların gözyaşlarına
çünkü hepsi herhangi birgün ağlıyorlar
senede birgün de olsa
cenazelerde
düğünlerde
törenlerde ağlıyorlar
bu tören günlerinde
önce büyük bir sessizlik oluyor
sonra uçaklar bulutları parçalıyor
sonra top atışları
mehter marşları
bandolar ve mızıkalar
nutuklar
şiirler
konuşmalar
çok konuşup yoruluyorlar
akşam olunca gidiyorlar
ve
gece oluyor
ben geceleri çok seviyorum
çıldırıyorum
ay ışığında romantik sözlere tapıyorum
çöpçülerin ıslığındaki hüzüne bayılıyorum
bütün kokularımı saçıyorum
ne yaldızlı sözler duydum
ne aşıklarla tanıştım
ne ateşli öpüşmeler gördüm
ben bu heykelin etrafında duran oturaklarda
aşk gecede
aşıklar gecede
hepsi ürkek bir kedi gibi
sığınıyorlar ay ışığına
karanlıkta açan bu yürekleri çok seviyorum
insanlaşıyorlar
taze simit varrrrrrr........
sabah oldu yine
bir kelebek çırpınıyor gözbebeğimde
köklerim dolanmış birbirine
bir adam geçti yanımdan
ceplerini üzerime boşaltaraktan
susam
tütün
kağıt parçalarını
bana ataraktan
kelebek kaçtı
yola çıkıyor yeni bir gün
bu eski şehirde
hergün bir sürgün birilerine
kavgacı-ıstıraplı-aceleci
insanlar yürüyorlar
yaşamak için sürünüyorlar
eski bir arabanın direksiyonunda
yeni bir bankanın veznesinde
dönercinin vitrininin önünde
bir gökdelenin zirvesinde
şehir çöplüğünde
piyango büfesinde
yaşamak için uğraşıyorlar
yaşamak için koşuyorlar
gidip geliyorlar
bense duruyorum
ve onları seyrediyorum
bir heykelin ayakucundan
hayata bakıyorum
ben bir kaldırım çiçeğiyim
gördüklerimi anlatıyorum
biliyorum
uzaklarda bir orman var ama ben varamıyorum