Deniz
kirlenmemiş yüreğin masumiyeti
duruşunda kavganın yangın yerleri
gözlerinde el sallayan mavilik derinlerde
çocuk kavgası değil bu yalnızlık ey hak
görsün diye gözler ve gerçeğin manifestosu
Anne eli değmemişti sevda uzak ikliminde
Devrimle nikahlıydı o incecik bedeninde

Kavga
sadece ekmek olsa iki zeytin arasında
yüzlere dolan ölü duruşların kavgası
bükülen belin diyeti yol başlarında
büyük midelere yem olmamak serde


Mahir
kara kaşlarında direnç okları
yıkılmayan kale omuz başları
içinde büyüttüğü çocuk kıvamında
dokunsalar ağlamayacak kadar masum
çelik bileklerinde künyesi saklı
adımları aslan idam yollarında
korku uzak ihtimal bedende


Emek
küçük kavgaların işi
yüreğine ateş saran babaların
çöl sıcağında eriyen sevdalıların
Devrimle nikahlanan davaların
anısı kurusa da çerçeve aralarında
kanı kurumaz döndükçe Dünyanın tersi
bedeni sarmaya görsün onurun zirveleri


Hüseyin
Kerbela yolundan Nurhak Dağ’ına
kavruk bir soluk çizgisi belirsiz umutta
yüreğe çivilenen acı ipsiz darağacında
sallandıkça dirilecek bu kavga yeniden

Deniz,Hüseyin Mahir güneşe yürüdüler,güneşin ak saçlı nur yüzlü
Emekçilerine küçücük bedenlerinde ağır Devrim arabalarıyla……

06.05.2010