5
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1477
Okunma
Şeyda’ya
Ben martıyım dedi. Sıcacık bir denizin üstünden geliyorum.
Tuzlu.
Klarnet seslerinin ortasından...
Dedi ki:
Benim kanatlarım yokmuş.
Külle örttüm yüzümü.
Bir fesleğen kopardım.
O’na verdim.
Buradan yola çıkabiliriz istersen
Güneşin ilk ışığıyla gelen acı bir çığlıkla
Yeşil yapraklarını suya dolayan bir sarmaşığın üzerinden
Soğuğu dinmemiş bir nefes gibi tutunuruz birbirimize
Kuş vururlar tepemizde
Önümüze ağlayan çocuklar düşer
Bana sarılırsın. Bir Temmuz. Tuzlu. Bembeyaz bir şey.
Ağlarız...
Dedim ki:
Ben bu fesleğeni senin için kendimden kopardım.
Kime vereceğimi bilmediğim ufacık bir gülüş.
Ama gerçek.
Belki güleriz.
Dokunulmamış bir denizin kıyısında ilk bizim ellerimizi ıslatan masmavi su sesleriyle
Yeni doğan çocuklar gibi bakarız birbirimize güneşi öpersin bir kırlangıcın tepesinden
Nereden bakarsan bak biraz büyüdük derim
-Büyüdükçe kayboluyor her şey-
Kalbimdeki çiziği Akdeniz’in tuzuyla öldüren bir kadınım dedi.
Sağ omzunun üstünden dünyaya bir martı kondu.
Kıyıdaki Adam
5.0
100% (6)