Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
renas deniz
renas deniz

---tarihimdi küller, köz sadece bir umut---

Yorum

---tarihimdi küller, köz sadece bir umut---

( 1 kişi )

1

Yorum

0

Beğeni

5,0

Puan

1577

Okunma

---tarihimdi küller, köz sadece bir umut---

---tarihimdi küller, köz sadece bir umut---

--yangın ve kül--

yanıyor kentler
kül şimdilik sadece bir cenin
büyüyor, büyütülüyor, sıçrıyor
bir coğrafya oluyor…
yangın yeri, ezberletilmiş bir roma
külün yurtsuzluğuna adrestir
bilinen, bu tek isim…
mevsimler artık tek tipleştirilmiş
çizgili bir pijama
taşımıyor ilkbahar
koynunda ya...ğmurlu bir sicim
kış artık bültenlerde varılmayan
bir uzak yetim köy
yoluna iş makineleri uğramayan
yoksulluk pişen bir kasabadır ayrıca…
sonbahar ise sarısını yapraklarına vererek
gözyaşı gibi indiremiyor terini yaprağından...
tek bir iklim iktidar
yangın başladığında yurdumda
“yazları sıcak ve alevli, kışları ayaz ve baskıcı”…
ateşler sardı kollarıyla
yasak caddeleri, dört bir yanı
bir brütüs, kimliksiz sokaklarda
aklanma telaşında ürkerek
bağırır, haykırış olur
kapalı, perdesiz camlara
çıkma yasaklı yollara
kurda, kuşa
yardım yataklı dağ yoluna…
“küle sorun der
bakın bir köz vardır içinde elbet
karıştırın, kaşıyın tarihini
közüne susamış küle sorun
ben değilim, yangındaki ihanetin zerresi
burası roma değil
küle sorun, varsa içinde bir umut olan köze…”

--kül ve saz--

çulsuzluk, o yurtta
misafirliğin tek ikramıdır...
yanına yurtsuzluğunu kuşanan
bir şenlik olur
alternatif, ötekiden yana
bir yangın, bir cuma olur erkenden
bütün dualar kitapsız
imzasız ellerde dolanır katli vacipler…
tanrı ise güvendiği dağlara yaslanıp
donan ayakta, yanılgı bir uykudadır o an…
önce sazın gövdesi
sonra teli, külleşen ezginin
sonra bedenleri de katarak
yangın, bir cehennem provası olur…
türkülere yazılan şiirler
yangının merkez üssü olur
artçılarını barındırarak…
tanrı uyanır külün tokadı ile
kül halen közüyle ıssızlığını korur
sorar tanrı:
“ey insan oğlu nedirbu kentteki şu külün suçu?”
bir yargısız infazın, kanlı gömleğidir
içinde közünü sızlatan
bir ibadetin, en kanlı şahididir kül…
o an külün başında
bir peygamber sabrıdır ceylan
konuşana dek kül
hayra yorulsun diye düşleri
diz çöker ibadete
o bedenlerin düşüne denk düşerek...
ve ceylan külün tutanakçısıdır kardelenle
külün tutanağında imzası olan, tek şahitler şimdilik…

--kül ve dağ--

kardelen bir mücadeledir
dik başlı bir cengaver gibi
karı yendiği o anda
beyaza diğer renkleri taşıyarak
umudu müjdeler...
kardelen, karın közle delinişinden bu yana
baharı
ormanlarla, kurtlarla, kuşlarla karşılamaz
artık külün mezarlığında
bir mezar taşıdır kardelen…
eşkıya adımlarıyla, karın közle eriyişi
aynı zamana düşerse
kardelen küle sorar
o, göç kervanındaki yolcuyu, eşkıyayı
ve o uzun soluklu yanık havayı, türküyü…
yıldızların ve ayın kapılarını kilitlediği
perdelerin yasaklı zamanlara örtüldüğü
sislerin kurtları çağırdığı o gecelerde
bir sabırdır kardelen dağlarda
külü kör kuyularda merdivensiz bekleyen bir eyüp
küldeki umut közünü
kar tanelerinden sakınan
o isimsiz peygamber…

--- kül ve doğa---

ortak bir amaçta dolanan
ceylanın kardelenle yalnızlığı
tarihteki külün tutanakçıları…
ama bilinmez yangın her başladığında
tutanakçısı sabrı da yanına alarak
olur şimdi bir çakır dikeni, bir keveng...
yaşamak bir ağaç gibi baltasız
bir orman gibi kundaksız
bu hasret nazım’ızın, bu hasret külümüzün...
aslan atar krallık tacını yangına
kunduz düşlerini
papatya artık, umut taciri değildir yapraklarında
yapraklarındaki o iki ihtimali de yangına atar
oksijen artık, insanlıkla çıkarsı bir yan değildir
bir direniştir karbonmonoksit küllerde
tazı yavaşlar iyice
kaplumbağa yüz metrede şimdi birinci
kuşlar dillenir
bir papağan şımarıklığında değil
acının sözcüklerini dillendirir:
“yangın ve kül”…
kış uykusu yoktur artık
tüm canlılar erken içtimada
hepsi sıcak kanlı olur
yangınların alazında…
topyekün bir ayrıcalıktan sıyrılır tüm doğa
yangına karşı direnişte…
insanlıkla bir doğalgaz anlaşmasında iken bitkiler
bir alev tıkar bu yolu
külün içinde bir tarih olur doğa
bir orman küle kavuşur o an
heterojen bir karışımdır artık
külde, közün ihtimali dışında yer alan her şey…

---kül ve köy---

yangının küle döndüğü zamanda
bomboş, boşaltılmış bir köyün ağıtında yaşlılar
yangının aştığı, o açılmaz yollardan sızdığı o an…
yangın onlarda nedenli bir sonuçtur
nedeni, gelişler ellerde ateşli
sonuç, kül ve yalnızlık…
geçmişi yok, zamanda yandı
doğa zaten bir küldü, ateşler oraya varmadan…
şimdi o anla bilinen sadece
duvarın dibindeki, hızmaları acılarıyla morlaşan
damar yollu elleriyle, o iki hüzünlü yaşlı
ve
o külün içinde közü umut olan, kül yalnızlığı…
ne bir pepuk kenger zamanı ağıt yakar
ne de bir kurt, insansızlığı simgeler
ağaçlar zaten yaslı, kalanların insanlığa küs yanıyla
rüzgar bile yeminli
külü savurup közde umut olan tarihi
ortaya çıkarmamaya
güneş kızgın ve küskün
sıcaklığı ondan alıp, yangına ateş yapanlardan
zaten yağmur, bir kayıp gözaltıdır
artık o yangınsı iklimlerde…
tanrı ise bir uyku mağruru ve şaşkınlığın ifadesi
bu denetimsiz değişimden
şaşırır yaşlı dillerdeki yakarışın külle ilgisinden
“edi bese Xwedê!” “yeter allahım yeteeeeeerr!’’“ya hey baka rabbe!”
ve işte o an tanrı
koynunda yarattığı o brütüs maskeli
ihanet tellakçılarının, ibadet yanılgısındadır…

---kül ve isyan---

ateşi ne zaman çalar
bilinmez, o yananların
bir karşı eylem olur, bir isyan gibi ellerde
kendi koynunda bastırmaya hazır
bir intihar aleti olur bazen…
intiharına ateşi sunanın
kimse bilmez tarihini, yazgısını
iki kibrit yeter oysaki, ihanete cevabın
bir geçmişin bittiği yerde ateş var ise
kül dilleşir tarih olur…
bulunan ise sadece, o yanıltıcı, yanmış, küllenmiş künye
ve o bedenin külleşen kokusu…
bedenin başında yakılan bir ağıttır
külün közsüz yanına kabullenmemek
köze umuttur elbet, o yaralı dildeki ağıt
ağıtlara sardığın o giysiyi
çık, yangının başladığı yere at
yasaklı olan renklerini aklasın
kül konuşursa belki, közü ile
bir gökkuşağı olur tüm renkler…
eline geçmiş ateşin ortasına
at tüm yasaklı nesneleri
yak senden yasak olanı da, varsa düşlerini de
yak külünü çoğalt...

---kül ve yürek---

külü bırak şimdi
kaç, sığın sığınağıma
külün közleşen umudunu yanına alarak
at koynuna elini, çıkar yapışmış terine
yarısını ateşe kaptırdığın, o zamansız fotoğrafı
zaten kül olmuş bir leyla’mdır sevdan
yak o zaman diğer yarısını mecnun’u da
çöl sıcaklığını bilir, o mecnun zaten
aşkın tarihi, külün tarihi gibi, yangın yeri…
yangın sürgünü başlatır
aşk zaten o sürgünde gizli
külle başla
ateşi yak, külünü çoğalt
sırtında taşı külünü
sürgün külün rehberliğinde bir son durak
ve aşk orada seni karşılayıp
yine yangın çıkarsa, seni uğurlayacak tek külün…

---kül ve serüven---

bir gezgin, bir çingene rahatlığıyla başlat
adına serüven de, bu yangınsal düşün
sırtına al düşçü çantanı
zaman yitirilmiş, bekleme sen
biletsiz gir terminale
yangının yeri, yüreğinin götüreceği yerde
vardığında yangın bir kaçak olacak elbet
sen küllerini topla, közünü umutlanarak
her yangın yeri, külün yurdudur
sen işte o küllerden başla
çantandaki serüveni küle bulaştır
közü çantana sıçrasın, yüreğine de
yaksın bedenini bırak, külleşsin yüreğinde
tarihin, külün közsüz yanı kalsın…

KARALAMACA YAZGILAR KİTABINDAN...

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (1)

5.0

100% (1)

---tarihimdi küller, köz sadece bir umut--- Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz ---tarihimdi küller, köz sadece bir umut--- şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
---tarihimdi küller, köz sadece bir umut--- şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
cebirin  defteri
cebirin defteri, @cebirindefteri
22.4.2010 19:58:50
Emek verilmiş ustaca dizilmiş dizeler Kaleminiz daim olsun.
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL